Kayıtlar

Kasım, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu Bizim Hikayemiz

Resim
  Sevgili okur, bakmayın siz benim insanları  yargılar ya da hayatı dramatize eder gibi yazdığıma.Öyle beylik laflar edecek kadar da tercrübeli ve cüretkâr sayılmam.Bunlar yaşadıklarımdan çıkardığım karamsar görünümlü ama içinde ümit barındıran naçizane sözler ve temenniler sadece.Aslında pozitif bir insanım ,belki fazla duygusalim  ,fazla hassasım ya da gerektiğinden çok anlam yüklüyorum hayata,insanlara.Cabuk güvenirim,kolay unuturum ve çabuk affederim.Yapabildigim en iyi şey ise fayda görmeyeceğim yerden zarar görmemek için uzaklaşmak. Aslinda burada kimseyi de yargılamıyorum daha önce de yazmıştım bunu.Herkesi ve her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi de öğretti hayat bir bakıma. Ama yazmayı seviyorum ve yazınca yüzleşmîş oluyorum hayatla ve kendimle.Çünkü insan yazarken düşündüğünden daha açık ve dürüst oluyor .Burada anlattıklarım benim ve bizim hikayemiz biliyorum.Hepimizin ayni kaygıları taşıdığını ,aynı cevapları aradığını ve aynı şekilde yara aldığımızı bildiğim için yazıyorum.Ay

Biz' i düşün!

Resim
  Ömrümüzün nerdeyse yarısı çalışarak geçiyor diğer yarının yarısı uyuyarak ve yiyerek,kalanı konuştuğumuzu sanıp aslında susarak.Şu hayat birbirimizi bir kez olsun dinlemeden ve anlamadan üstelik de  bize ait olmayan şeyler yüzünden yitip gidiyor.Yazık ki bir hayat yaşamıyoruz ,ömür tüketiyoruz.En yakınımiza hatta kendimize kör yaşıyoruz.Bilmedigimiz onca şey varken bildiğimiz kadarıyla yaşamayı seçiyoruz.Üstelik neyi bildiğimizi bile bilmeden.Dünyanin değil ama kendimizin fakiri olarak yaşamaya alışıyoruz.Görmek dediğimiz şu iki gözümüzün beynindeki yansıması mı sadece.Duymak dediğin iki dudağın arasında mı ? Bastığımız topragın altinda ve baktığımız gökyüzünün üzerinde bir yer var biliyoruz ama hayatın altını üstüne bakmadan mı yaşıyoruz.Yaptığımız tek şey  hayatın altını üstüne getirmek.Taş yerinde ağır derler .Bırakalım da her şey yerin de kalsın.Kimseyi değiştirme ,sen yer değiştir arada. Bir aşağı in bir yukarı çık da gör oradan nasıl göründüğünü her şeyin.Çünkü ikisinin arasın

AZRA-Bir başlangıç hikâyesi

Uyanış.. Azra saf bir inci,kadem basılmamış topraklardan bir kum tanesi,sırlar ülkesinden bir sır.. Daha bir tohumken ,bilmezken toprağın o sarsan ,titreten rahmetini,bilmezken her zerresinin suya boyun egişini , bilmezken ışığın, esmasını nasıl görünür ettiğini ağlamayı seçti daha ilk nefeste.Koptu Kadrin bağrından  düşüverdi ve tutundu ilk cemre'ye soluk soluğa.Unuttu Azra unuttu geldiği yeri ,unutturdular herkes gibi .İlk bakıştan ne düştüyse nasibine,yüreğine koyup gönderdiler bu gurbet yoluna.Ağladı sadece ağladı göğsünü dolduran o karanlığı yırtarcasına,yeniden hatırlamak ve geriye, o ilk bakışın yüzüne değdiği yere dönmek için ağladı günlerce,haftalarca.. Uzunca vakitler uyudu ,uyutuldu,ninniler söylendi o kadim söylencelerden arta kalan.Yeniden uyanmak için uyudu.Her gözünü açtığında ona tanıdık gelen bir sima gülümseyiverdi.Sıtma tutmuş yüreğini ısıtan bir parça güneşti adeta.Alıştı onu saran bu sıcaklığa.Ne zaman üşüse,içinde bir boşluk,bir yokluk  hissetse  varlığı a

Babam

Resim
  Babam , Bir uçurtmasın göklerde ipleri bize uzanan Artık uçurtmalar yok ,o rüzgarlar, o çocuklar Ama sımsıkı tututtuğum ümitler var elimde Özgürlük şarkıları söyleniyor senin sesinde   İnadına sevmek var yine Mavinin beyaza karıştığı bir yer  var    Uzaklar olsa da  Değil mi ki gökyüzü hâlâ aynı yerinde Göz göze bakacak bir evimiz var  Öylesine varlıklı olabildiğine zenginiz  Bize miras kalacak kocaman yüreğin var Kimseye küs değiliz, bizim kavgamız içimizde  En büyük dava insanlıktır fikrimizde  Yaşamak vardı da neydi? Yaşıyor olmanın insan olmaya , İyi olmanın ,adil olmaya yetmediğini İyiliğin neye benzediğini öğrendim sende dünyanın kavgasına aldanmadan  İnandırdın temize tertemiz bir niyetle Güzele değil güzel bakmanın sevabına  Bu bitmeyen  sevilesi insan inadına  Demek ki marifet güzeli görmekmiş  Demek ki  baba demek  Sevginin koşulsuzluğuyla Dikeni koparmadan gülü sevmekmiş Bahar Baydan

Anneme

Resim
  Annem , Yaralarımı öptüğün yerde buldum seni  Gözyaşıma değen ellerindi benim duam En çok anne ,en çok ağrıyan yerim sendin  Her koştuğumda yüreğine düştüm Sen gülünce iyilikler yarışırdı içimde Bu yüzden belki en çok gülmeyi sevdim Senin denizden çalınmış gözlerinde  Yosun tutmuş gençliğini gördüm anne Ben senin  sabun kokan ellerini Kendinden sakındığın masumiyetini Yüzünde parlayan Ay'ın rengini sevdim  Hiç çocuk olmadığından mı  Büyüdükçe büyüdü içinde hüzünlerin Herkes için  her şey oldun Kimsenin kimsesi olamadım diye Gerek yoktu yokluğa sebep aramana  Varlığıma sebep olan varlığını sevdim  Kim utandırdı seni sevgiden anne  Beşiğinde bir ninni bile işitmeden  Ayıplayıp da ele güne yasaklı mı dediler  Bilmez misin sevgiye muhtaç her adım Bundandır hep yüreğinde yürümeyi sevdim Koynunda büyüttüğün gibi beni  Uykusuz gecelerine sor anne Bizim için vazgeçtiğin düşlerine sor Alacaklısın hayatın en güzel yerinden Bir şey var senin bile bilmediğin sende Nereye bakarsan orası bahar

Öğretmenler Günü'ne İthafen

Resim
  Okul deyince ,eğitimci deyince,öğrenci deyince son yıllarda beni fazlasıyla üzen ve çaresiz bırakan,bazen allak bullak eden o kadar çok şey var ki.Ama bunlarin başında öğrencilerimin eğitim konusundaki düşünceleri, eksikleri,çıkmazları ve isteksizliği geliyor.Bir eğitimci,bir anne ve hayat yolun yarısını geçmiş biri olarak çoğu zaman bitkin ve çaresiz hissediyorum kendimi.Yetmiyor bilgim,fikrim,sevgim ve ümitlerim bazı şeyleri değiştirmeye.Biz  öğretmenlerimizden sevgi görmedik,başımız okşanmadı, sırtımız sıvazlanmadı.Başarısızlığın da bir ders olduğu öğretilmedi,bambaşka yeteneklerimizin olabileceği akıllarına gelmedi. Korktuk,korkutulduk,sindirildik çoğu zaman.Belki vardı ögrencinin gözünden çok kalbine bakan,bağ kuran,güven veren ,fark yaratan  öğretmenler ama birçoğumuza eminim denk gelmedi böylesi.Belki de bu yüzden yeni nesil öğretmenler öğrenciyle yeri geldi bir dost ,bir sırdaş ,bir anne  , bir abla olmayı seçtik.Kimilerine göre hata belki  öğrenciye sınır koymamak,statüyü hi

Öz eleştiri

Resim
Eleştiri dediğimiz şey bir konu ya da durum hakkında öne sürdüğümüz olumlu ya da olumsuz düşüncedir.Bizler bu ifadeyi daha çok olumsuz manasıyla bilir ve değerlendirmeyi de o şekilde yaparız genelde.Konunun olumlu ve müspet  tarafını es geçeriz.Birine çirkin olduğunu söylemek de güzel olduğunu söylemek de bir eleştiridir.Ama nedense güzeli değil de çirkini söylemeye daha meyilliyiz.Guzeli görmek daha çok işimize gelirken güzel şeyler söylemekten imtina ederiz Şahsen eleştiriyi pek sevmeyen daha doğrusu beceremeyen biriyim.Yapmam mı , evet yaparım ama tercih eder miyim, genellikle hayır .Elestirmeyi de sevmem eleştirilmeyi de.😉Ama eleştirildiysem de muhatabım bilmese de dikkate alırım.Tabii bu eleştiriyi kimin ne amaçla yaptığı da önemli.Daha çok öz eleştiri yanlısıyım.Hatalarimi yanlışlarımı kabul etmediğim zamanlar olur ama kendimle mutlaka konuşurum ,yüzleşirim. Eleştiri aldığım zaman cirkeflesmem ,çirkinleşmem evet ufak bir itirazım olur ve hele haksızsam  açıktan alırım konuyu

Hayatın da bir matematiği var

Resim
  Hayatın da bir matematiği var .Artılar ,eksiler ,bölmek, çarpmak, çıkarmak,toplamak bunların hepsi var bizde.hayatimiza aldıklarımiz, çıkardıklarımız,Bölmek değil ama bölünmek var mesela ,bazen bir karar alırız,yön değiştiririz,diretiriz , inat ederiz çogu zaman duvarlara çarpa çarpa buluruz yolumuzu.Artarız,eksiliriz, çoğaliriz ve büyürüz.Bazen problem o kadar karmaşıktır ki birden çok işlemi aynı anda yapmak gerekebilir.Dogru sonuca ulaşmak için farklı yollar deneriz defalarca.Silip silip baştan yazarız,Geriye dönüp bakariz gidiş yolumuza ben nerde hata yaptım diye.Bazen yoruluruz bırakırız kalemi elimizden ,vazgeceriz.Ya da doğru olduğunu düşündüğümüz cevaba sariliriz emin olmasak da .Ne de olsa dört yanlış bir doğruyu götürüyor diye bilmeden daha fazla yanlış hakkı tanırız kendimize.Belki de bizi kurtaracak olan bir doğruyu kaybetmek uğruna  .Sonucu bakarız üzülürüz ,özellikle bildiğimiz şeyleri küçük bir hata yüzünden kaybettiğimizde, hatalar yüzünden giden doğrulara,elimizde ka

Her şeyin başı sağlık

Resim
  Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.. Muhibbi( Kanuni Sultan Süleyman) Kendimizi iyi ve değerli hissetmek için illaki birine ya da maddi karşılığı olan hiçbir seye ihtiyacımız yok ,olmamalı.Kimseye borclu olmadığımız kadar kendimize borçluyuz ve kimseye olmadığı kadar kendimize ihtiyacımız var.Aslinda  borçlu olduğumuz ve ihtiyacımız olan çok önemli bir şey var o da bize özel kılınan şu hayat , ömür.Bizden ne beklediğini önemsememiz gerek tek şey hayatın kendisi ve biziz.Herkesi bir kenara bırakalım ve soralım biz bizden ne bekliyoruz .Beklentimizin ederi, anlamı ,önemi ne ?Bize faydası ne zararı ne ? Anlam arayışımız varlıkla mı yoksa yoklukla mı bagdaşiyor ? İstediğimiz olmadiginda hayat anlamsız mi kalıyor?Anlam şu : var olmak .Tek başımıza ,sapasağlam ,sağlıkla hayatta olmak .Eksikligini hissettiğimiz şeyler gerçekten ihtiyacımız olan şey mi acaba? Yoksa gerçek eksikligi kapatma ,yamama arzusu mu?Gerçekler görmezden geliniyo

Aşk neydi ?

  Aşk perdedir ,o perdeyi aralayıp güneşe çıplak gözle bakmaktır ,bir nevi  körlüktür ,gözleri kamaştıran o ışığın esiri olmaktır ,kendini unutmaktır .Yani hiç düşünmeden ateşe atlamaktır , yanmaktır.Sonrasi zümrüdüanka misali küllerinden yeniden doğmaktır. Ve Aşk sonsuzluktur ... Aşkın ahı yükseldikce denizlerin suyu kururmuş, o ateşi söndürmek için.İnsanı ateş mi yakar su mu boğar bilinmez.Yok olurmuş bu zıtlığın bittiği yerde ve aşık olduğunu unutup aşkın kendisi olurmuş. Bahar B.

Sevgi neydi?

  Aşık Veysel’e sormuşlar: “Sizce aşk nedir?” Aşık Veysel gülümsemiş ve şöyle demiş; ”Seversin, kavuşamazsın, aşk olur…”demis Ya da" bir tek aşk vardır "derler ,o da "Karsiliksiz "olan. Bir diğeri de şudur :İki kişiden biri sever ,diğeri sevdiğini zanneder.Yani seven vardır bir de sevilen ve sevilen sevildiği için sever.Mesela çocuklar anne ve babaları sevdiği için onlar da anne babalarını severler.Bu belki bir taklit belki de bir içgüdü ama benim de inandığım bir açıklama. Evet sevgi doğuştan insanda var olan bir duygudur ama insan nasıl sevmek gerektiğini ,sevginin ne olduğunu yaşayarak ve görerek öğrenir.Yani sevgi  öğrenilmesi gereken bir duygu aslında.Cünkü her şeyin olduğu gibi duyguların da ölçüsü,sınırı ,sınıfı ve kuralı vardır bir bakıma.Nasıl ve ne şekilde seveceğimizi ve bunu nasıl  göstereceğimizi  öğreniriz bizi sevenlerden.Zamanla bu kendi mizacimiza göre şekil alır ya da kimden ne şekilde öğrendiğimize göre değişebilir.Kimisi sever ama söyleyemez

Kim ne derse desin

 Bırakın kim ne derse desin arkanızdan.Her söze itibar edilmez ki, söyleyene de bakmak gerek.Sizin için yüzünüze veya gıyabınızda  sarf edilen  sözler ancak söyleyenin değeri kadar hayatınızda yer etsin.Haa diyeceksin ki benim için çok değerliydi.Düşündün mü ? Belki de o kadar da değildi,sen verdin o değeri ona hak etmese bile ya da o senin kıymetini bilemedi.O yüzden her konuda ölçülü olmak gerek : sevgide,sabırda, anlayışta,yemede, içmede,evde, işte vs.gerektigi kadar ,yettiği kadar olsun her şey.Bir dilim ekmek de yeter yaşamaya ama biz tikabasa doymak isteriz.Bir dost yeter ama daha çok insan olsun isteriz.Bir evimiz, arabamız olsun yetmez parayı buldukça yedekleriz .Tamah etmeyiz,ölçümüz ihtiyacimiz değildir, birileridir.Hep o birilerine yetişmek için elimizde olanın da kıymetini bilmeyiz.Her şeyimizi bir hiç uğruna sebepsiz yere tüketiriz, kazandığımızı zannederek.Hele de zamanı hiç düşünmeksizin harcarız pisipisine.Hep bir seylere sahip olmak ya da olmadığımız gibi görünmek uğru

Öğretmen Olmak

 Öğretmen olmak öğrenciyle  yaren olmaktir, yoldaş olmaktır bir bakıma.Onlarla büyümek,yol almak,gerektiğinde onlar için endişe etmek ,onlarla ümit etmek, hayal kurmak ,hayallerinde yer bulmaktır . Kürsüye geçip hükmetmek değildir;bir cana dokunmak,bağ kurmaktır;sadece anlatmak değil anlamaktır.Ögretmen sadece öğreten değildir,onlara öğrettiği kadar onlardan da çok şey öğrenendir.Bildiğini yaşayan ve yaşatandır. Bin bir renkten bir resim,bin bir sesten bir ritim ,bin bir malzeme ile sanat icra edendir,sanatçıdır o.Yani ögrenci öğretmeninin biricik eseridir.Onun ışığıyla aydınlanan,sevgisiyle beslenen,bilgisiyle meyve veren bir ağaç gibidir.Bilmem ki aksini düşünen var mı? Varsa da öğretmen olduğunu iddia edebilir mi? Günümüz gençlerini , çocuklarını düşününce bu mesleğin eskiye göre katbekat zor olduğunu da inkar edemeyiz elbet.Bu şartlar altında belli idealleri yitirmiş olabiliyoruz ister istemez.Hayatın maddi ve manevi yükü fazlası ile sırtımızda iken daha fazlasına gücümüz yetmiyor

İyiliğe Gönüllü

  İyisiniz diyorlar ya hani size hatta saf ,çok saf ve temiz.Mecburdunuz ve gönüllüydünüz böyle olmaya, böyle kalmaya ,böyle anılmaya.Bu da size öğretilen ve ezelden biçilmiş bir rol.Bu düzenin içinde" her şeye rağmen" diyebilmek umudu en büyük lütuftu çünkü.Kimine göre acizlik,kimine göre zaaf;kimine hoş,kimine boş.Sizin bir şikayetiniz yok,hiç olmadı , olamazdı çünkü başka türlüsünü beceremediniz.Denediniz belki, olmadı ,yakışmadı da.İyi ki de olmadı,oldurulmadı.Kim ne derse desin,ne düşünürse düşünsün ,böyle mutluydunuz.İnsanlığın değer kaybettiği kötülüğün,bencilliğin , riyanın prim yaptığı bu düzende- tüm pisliğine rağmen -saf ve temiz kalmayı başarabilmek en büyük direnişti.Egosu koltuğundan büyük olanlardan öğrendiniz tevazunun kerametini.Sevmeyi bilmeyenden öğrendiniz sevgisiz bir dünyanın vehametini ve nasıl bir nesil inşa ettiğini.O yüzden sevdiniz , inadına sevdiniz.Gururu ve kibri bir kenara itip af dilemeyi ve affetmeyi öğrendiniz. Kimse utanmadı ama siz utandını

OKU KENDİNİ !!

 Kendimize dönmek için burdayız,başkasına dönüşmek için değil. Özgün olduğumuzu hatırlamak için buradayız,taklid etmek için değil. Ruhu özgür bırakmak için burdayız bağımlı ve korkak olabilmek için değil. Düşlemek için burdayız kabus kurmak için değil. İnsan olabilmek için burdayız ,insanlıktan uzaklaşmak için değil. Sevmek için burdayız savaşmak için değil. Tek savaşımız var oda kendimizle kazanacağımız tek şey var oda KENDİMİZ.. Buraya hem haddimizi hem kendimizi bilmek için geldik  Mikroskoba bak KENDİNİ BİL ,teleskoba bak HADDİNİ BİL. KENDİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR RABBİNİ BİLEN HADDİNİ BİLİR!! OKU KENDİNİ OKU !! Alıntı ..

DÜŞÜNCE GÜCÜYLE TEDAVİ-Louise Hay

▪️DÜŞÜNCELERİMİZİN BAZI TEMEL NOKTALARI Her birimiz tüm yaşam deneyimlerimizden yüzde yüz sorumluyuz. Aklımızda oluşan her düşünce geleceğimizi yaratmaktadır ve güç merkezi, daima yaşadığımız anın içindedir. Herkes kendinden nefret ve suçluluk duygusu yüzünden acı çeker. Herkes için en büyük mutsuzluk, “yeterince iyi değilim” diye düşünmektir. Bu sadece bir düşüncedir ve düşünce değiştirilebilir. Dargınlık, güceniklik, olumsuz eleştiri ve suçluluk en zarar verici düşünce kalıplarıdır. Kırılma, gücenme, darılma duygularımızın üstesinden gelebilmek, kanseri bile yok edici bir düşünce gücüdür. Kendimizi gerçekten sevdiğimiz zaman, hayatımız her yönüyle düzene girer. Geçmişimizden kurtulmalı ve herkesi bağışlamalıyız. Kendimizi sevmeyi öğrenmeye istekli olmalıyız. Olumlu değişimlerin anahtarı, şimdi ve burada kendimizi onaylamak ve kabul etmektir. Bedenimizde “hastalık” denen şeyin yaratıcısı biziz. “Bilgeliğin ve bilginin kapıları daima açıktır.” ▪️YAŞAM GERÇEKTEN ÇOK BASİT. NE EKERSEK, O

Diana Cooper’in “Spiritüel Yasalar” kitabından...

1.) YUKARIDA NASILSA, AŞAĞIDA DA ÖYLEDİR Kendinize ya da Yaradan’ın yarattığı diğer varlıklara şefkatle yaklaştığınızda, evren size sevgi duyar. Karşınızda coşku dolu biri olduğunda motive olur, harekete geçmeye hazır hale gelirsiniz. Evren’in enerjisi de benzer bir yaklaşım sergiler. Tutkunuzu destekleyecektir. Birileri size inanıyorsa, o inancı boşa çıkarmamaya çabalarsınız. Yaradan’a inandığımızda, inancımıza karşılık verecektir. Yaradan da bizim gibi cömertliğin karşılığını mutlaka verir. İnsanın kalbine dokunan şeyler Yaradan’ın da kalbine dokunur. 2.) İÇERİDE NASILSA, DIŞARIDA DA ÖYLEDİR Dünya bir eğitim alanıdır. Burada derslerimiz bize sunulurken, dış dünyamız iç dünyamızın kusursuz bir yansıması olarak şekillenir. İçten içe öfkeliyseniz, öfkenizi kendinizin bile farkına varamayacağı kadar derine gömmüş olsanız bile, hayatınızda öfkeli insanlar olacaktır. Onların işlevi reddettiğiniz öfkenizi size yansıtmaktır. Kendini güvende, sevgi dolu, koruma altında ve mutlu hisseden bir k

Şems diyor ki: "Bildiklerini unut !"

 Şems Diyor ki......"Kimsenin aleyhine konuşma, uzaktan atıp tutma, insanları kem dille yargılama, bil ki yanılırsın… Bildiklerini unut... Gel al eline bir silgi, şu yeni başlayan güne bilgilerini silmekle başla.Zanlarını, yargılarını, önyargılarını ve dahi bütün genellemelerini koy bir çuvala ve hepten terk et… Gıybet etme sakın, bil ki dedikodu denilen şey mıknatıs gibi kötü enerji çeker.Kimsenin aleyhine konuşma, uzaktan atıp tutma, insanları kem dille yargılama, bil ki yanılırsın. Birini ne kadar çok aşağılar yahut dışlarsan, onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar. Kainatın matematiğidir.Bir koyar, bir alır insan.Bilmeden kendi hesabını dürer. Hiçbir konuda emin olma. Kendini ayrıcalıklı sayma. Konumuna ya da mevkine, ismine veya şöhretine güvenme. Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir. Nazlı nazlı yükselir köpük, derken pat diye sönüverir. Her zaman başkalarından öğrenmeye açık ol. En iyi bildiğin konularda bile köşeli düşünme, büyük konuşma. Cümlenin