Kayıtlar

Aralık, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hoş Geldin Yeni Yıl: 2022

Resim
  Dilerim yeni yıl hem ülkemize hem de bize sağlık,huzur ve bereket getirir.Zor günler geçirdik ,geçiriyoruz ama bunlar da geçecek biliyoruz.Dilerim kırmadan, dökmeden,eksilmeden ve eksiltmeden yaşayacağımız güzel günler görelim.Her yeni gün beraberinde bir umut da bağışlar bize hayallerimize ulaşmak icin.Her an bir firsattır affetmek ve affedilmek için,daha iyisi daha da güzeli için.Bakabilenler değil görebilenlerin mükafatıdır mucizeler.Gönüllerimiz ihtiyacımız olan gücün, sevginin,merhametin ve şefkatin kaynağıdır.Aradığınız simya oradadır ,ona sahip çıkarsak en basit şeyleri bile değerli   kılar bizim için.Olmadığı gibi görünenlerin değil olduğu gibi kalanların,sadece iyiye karşı iyi değil,kötüye rağmen iyi kalanların, doğruya koşup her daim adil olanların cennetidir bu dünya.Hayat bir savaşsa iki cephesi de biziz  ,dost da düşman da,kazanan da kaybeden de biziz.Aynaya bakan da biziz yansıyan da ,nasıl bakıyorsak öyle görürüz.Nasıl karşılık veriyorsak öyle karşılık buluruz er ya da

Kedi methiyesi

Resim
Kedi methiyesi Sizin masumiyetiniz kuşatsa evreni  Gözlerinizi giydirsek gökyüzüne mesela Tüyleriniz değse yumuşasa yüreğimiz Ve o diliniz temizlese kirlenmiş ağızları Sizin yalnızlığa ket vuran hürriyetinizle çoğalsak  Sıcaklığınızın bıraktığı hafifliği  bulsak bir köşede Mırıltılarınızda çıkarsak  huzurun tadını Güvenip de yaslandığınız yere yaslasak sırtımızı Bizim dünyamız sizin gözbebeğinizden daha küçük  Bu yüzden sığmıyoruz insan atlasına Size kucak açmak bir aleme kucak açmaktır Varlığınız şu dünyaya benzersiz bir armağandır.. Bahar Baydan 

Turgut Uyar: Hayati ve bilinmeyenleri

Resim
TuRGut UYar: Turgut Uyar 4 Ağustos 1927 tarihinde Ankara’da, altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. (Bazı kaynaklarda 1926 olarak yazılıdır.) “Hüzünlü bir çocuk” olmuştur küçükken Babası Hayri Uyar bir subaydı ve ailesinden uzakta yaşamak zorunda kalıyordu. Dolayısıyla Turgut Uyar da babasından ayrı büyüdü. Babasının bu durumu Turgut’un -deyim yerindeyse- bir yanını eksik bırakmıştır. Naif kişiliğinin oluşmasında, babasından sıklıkla ayrı kalmasının yarattığı hüznün payı büyüktür. Bu durumdan şu şekilde söz eder kendisi: “Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem “Yapma oğlum” derdi ona, “O içli bir çocuk…” Şanslıdır ki müzik aşığı bir ailede büyümüştür şair Şair Turgut’un da bir üyesi olduğu Uyar ailesi, müzik duyarlılığı yüksek bir ailedir. Ailenin müziğe karşı olan bu tutumu, Turgut Uyar’ın çocukluk yıllarından itibaren şiir yazmasına ve şairlik altyapısının oluşmasına büyük katkı sağlamıştır şüphesiz. Turgut Uyar, ilkoku

Cemal Süreya: Hayatı ve Bilinmeyenleri

Resim
  Cemal Süreya : Şairlik duygusunun en temel aktörü annesi Gülbeyaz Seber olan şair, şiire ilk adım atışını annesinin anlattığı Kerem ile Aslı hikayesine bağlar. Gülbeyaz, beyaz tenli kadın, Cemalettin’in “kar tanesi”. Cemalettin henüz çok küçükken kaybeder annesini ve çocuk kalbi artık sessiz kalmıştır: “Küçük kalbimdeki kuş ölmüştü.” İlkokulda bir dergi çıkarmaya karar verdi. Ancak baskı makinelerinin azlığı, var olanların kalitesizliği buna mani oluyordu. Ama yine de yılmadı Cemalettin, sıkı dostu Altan Günalp ile birlikte elle yazılarını yazdığı, resimlerini çizdiği okul dergisini çıkardı. Derginin en sıkı takipçileri ona hayran olan okuldaki kız arkadaşlarıydı. Çok iyi şairdi, kompozisyonu bundan aşağı kalır değildi ama yine de sayılarla sorunları oldu. Saatin kaç olduğunu anlamayı 5. Sınıfta öğrendi. Sonrasında eşi ona sigorta tamir etmeyi de öğretti. En kötü dersi resim olan Cemalettin, birkaç kişi hariç tüm sınıfın kompozisyon ödevini yapardı. Edebi kişiliğinin yanında bi

Nazım Hikmet: Hayatı ve bilinmeyenleri

Resim
  Nazım Hikmet Ran Nazım Hikmet 15 Ocak 1902’de Selanik’te dünyaya gelir. Yüksek bir aileye mensuptur; babası tarafından dedesi olan Mehmed Nâzım Paşa çeşitli yerlerde valilik yapan bir Mevlevî, babası Hikmet Bey Matbuat Müdürü, annesi Celile Hanım ise ilk kadın ressamlarımızdan biridir. Annesinin büyükbabası olan Mustafa Celaleddin Paşa ise İstanbul’a gelerek Müslümanlığı kabul eden ve ‘’Borjenski’’ soyadlı Polonyalı bir mühendis ve Türkologtur. Nazım Hikmet önemli görevlerde bulunan ve sanatla da yakinen ilgilenen böylesi bir ailede yetişir. Hatta mektepten önce, ilk eğitimlerini annesi ve kendisi de bir şair olan Mevlevî dedesi Mehmed Nâzım Paşa tarafından alır. İlave edelim ki Nâzım’ın 1905’te doğan kardeşi İbrahim Ali ertesi yıl kuşpalazından vefat eder. 1907’de ise kız kardeşi Samiye dünyaya gelir. Nâzım şairlikle 11 yaşında, 1913 senesinde tanışır. Belki şaşacaksınız ama ilk şiiri bir aşk şiiri değil, daha sonraları da fikirlerinin yeşereceği ‘’toplumsal’’ bir hadise üzerinedi

Orhan Veli : Hayatı ve bilinmeyenleri

Resim
  Bir Garip Orhan Veli  Garip sözcüğünün içerisinde barınan hüzün, çocukluk yıllarından itibaren şairin etrafını sarmıştır. 13 Nisan 1914’te, Beykoz’da, Mehmet Veli Bey ile Fatma Nigar Hanım’ın çocukları olarak dünyaya gelmiştir. Açlık, işsizlik ve sefalet küçük Orhan’ın yaşamını kuşatırken beraberinde getirdiği sorunlar ile de onun dünyasının şekillenmesine katkı sağlamıştır. Beş yaşındayken geçirdiği yanma tehlikesi, dokuz yaşında yakalandığı kızamık ve on yedi yaşına geldiğinde kızıl hastalığı adeta yakasını bırakmayan yaşam mücadelelerini zorunlu kılmıştır. Belki de çocukluğunda eksik kalan her bir unsurun sesi, yaşamının ilerleyen dönemlerinde şiirleri vasıtasıyla yankılanmıştır. Edebiyat ile tanışıklığı ilkokul yıllarında başlayan garip şair, Çocuk Dünyası adlı dergide hikâyesini bastıracak derecede varlık göstermiştir. Ardından gelen ortaokul yıllarında tanışacağı Oktay Rıfat Horozcu ve Melih Cevdet Anday ise yol arkadaşları olarak yaşamında önemli bir yer edinmiştir. Belki çekt

Yunus Emre Kimdir?: Yunus Emre'nin Hayatı ve Bilinmeyenleri

Resim
 Yunus Emre'nin hayatını sizlerle paylaşmak isterken hakkında yazılmış olan en güzel yazıyı seçmek istedim.Buradaki yazı ona dair paylaşılmış en manidar olanıydı.Bilen bilir ki tasavvuf ya da  tasavvuf edebiyatı denince Yunus Emre'nin yeri bende ayrıdır.Kendim de yazabilirdim onun hakkinda naçizane bildiklerimi, hissettiklerimi ,bendeki yerini , anlamını.. Ama epey düşünüp , derinleşip  buna cüret etmem gerekir. Evet cüret!!Çünkü Yunus Emre bir ummandır ve ben bir damla boyutundan ona karışmadan onun hakikatini anlatamam sadece kendi kısıtlı idrakim dahilinde anladığımı ve hissettiğimi söyleyebilirim. Yunus Emre benim için hiçbir satıra ve anlatıma sığmayacak kadar özel ve yüce bir hak dostudur.Şimdilik bir alıntıyla onun hakkında biraz da olsa bilgi sahibi olmaya çalışalım. Özelikle son bölümde Mevlana Hz. ile aralarında geçmiş olan diyaloğa dikkat etmenizi isterim.. Yunus Emre  13. yüzyılın sonları ile 14. Yüz yılın ilk yarısında yani 1240-1320 tarihleri arasında yaşayıp vefa

Niyazi-i Mısri kimdir?: Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş

Resim
  Niyazi-i Mısri : 8 Şubat 1618 tarihinde Malatya'da doğdu. Babası Soğancızade Ali Çelebi'dir. Asıl adı Mehmet'tir. Niyazi ve Mısri ise mahlasıdır. Eğitimini Mısır'da yaptığı için 'Mısri' mahlasını aldı. Çeşitli medreselerde eğitim gördü. 1655 yılında Halveti şeyhi Ümmi Sinan'dan hilafet alarak şeyh oldu. Değişik bölgelerde vaazlar vererek halkı irşad etmeye çalıştı. Ordunun maneviyatını yükseltmek için Sultan IV. Mehmet tarafından Lehistan seferine götürüldü. Hakkında ileri sürülen iddialardan sonra Limni adasına sürüldü. Burada 15 yıl yaşadı. Ölümünden bir yıl önce affedildi. Bursa’ya döndü. Fakat Bursa Kadısı'nın şikayeti üzerine tekrar Limni’ye gönderildi ve 1693 yılında burada vefat etti. ESERLERİ: Aruz ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde genellikle Nesimî ve Fuzulî’nin, heceyle yazdığı şiirlerinde ise Yunus Emre’nin etkisinde kaldığı görülür. Divan Risaletü’t-Tevhid Şerh-i Esma-i Hüsnâ Sûre-i Yusuf Tefsiri Şerh-i Nutk-ı Yunus Emre Risale-i Eşrât-ı Saat T

Maslow 'un piramidine göre konumumuz

Resim
  Ahh Maslow ! Şu piramidin en tepesinde olabilirdik ,Turgut Uyar'ın dediği gibi hepimiz göğe bakabilirdik.:) Ne yazık ki pek çoğumuz zirveyi görmeden göçüp gidiyoruz oradaki  manzarayı ve konumumuzu göremeden..:( İnsan ilkel bir varlık olarak dünyaya gelir ve öncelikli amacı beslenme ve barınma yani hayatta kalmak üzerinedir.Bu piramidin en alt basamağıdır.Yani temel ihtiyacların karşılanma basamağı.Çünkü bu olmadan diğer olasılıkları düşünmek bir üst seviyedeki ihtiyaca odaklanmak mümkün olmaz.Tüm canlıların öncelikli amacı hayatta kalmaktır. İşte insanın her basamakta beklenen ihtiyacı karşılaşmazsa ömrünün sonuna kadar kaldığı eşikten ötesine gidemez ,sürekli eksik kalan  kısımları tamamlamaya odaklanır benliği.Cok fakirlik çektiyse,aç kaldıysa,evsiz kaldıysa ya da bu barınak asgari ölçüde ihtiyaca cevap vermediyse insanoğlu ömür boyu bununla uğraşır.Zengin olmak , çok para kazanmak,istediği gibi bir ev almak ve orada yaşamak  ideali kurar.Zengin olur yetmez, aynı sıkıntıları y

Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz"Atasözünün anlamı

 "Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz" Anlamı şudur: yapılmak istenmeyen Bir işin görmezden gelinmesi. Yani insan bir şeyi yapmak istemiyorsa onu yapmamak için de bahaneler üretir . Ataların da dediği gibi namaz kılmayan ya da kılmak istemeyen bir insan ezanı duyar mı ? Duymaz hatta duymazdan gelir . Buna bir öğretmen için;bir amacı ve gelecekle ilgili beklentisi olmayan bir öğrencinin ödevi unutması, yapmaması da diyebiliriz :(( Şu deyimi hatırlattı bana : "İpe un sermek " İpe un serme evladım:)

Tencere dibin kara seninki benden kara "atasözünün anlamı

 "Tencere dibin kara seninki benden kara "atasözünün anlamı  Anlamı :Kusur ,hata  veya kötülük bakımından birbiriNin aynısı olan insanlar için söylenir Yani Kötülük konusunda  birbiriyle yarışan insanların birbirine "sen daha kötüsün" demesi gibi bir şey.Yahu ikiniz de aynısınız zaten neyi tartışıyoruz derler sonra da bu Atasözü girer araya : "Tencere dibin kara seninki benden kara " Ya da şöyle de diyebiliriz: "Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş " yani ikiniz de aynısınız zaten,  bulmuşsunuz birbirinizi ..:)) Bu tencere ne önemli bir eşya imiş atalar için:)

"Acı patlıcanı kırağı çalmaz "atasözünün anlamı

 "Acı patlıcanı kırağı çalmaz " Anlamı şudur: Yani zorlukları, sıkıntıları görmüş insanlarI karşılaştığı başka zorluklar etkilemez. Çünkü insan hayatta sıkıntı konusunda belli bir kotayı doldurdu ise karşısına çıkacak zorluklar konusunda daha güçlü durur , yıkılmaz. Ben bu hayatta neler gördüm bunlar beni yıkar mı derler yani İşte öyle. Şu deyimi sıkıştıralım araya hemen bir sokak jargonuyla  Vızz gelir tırıs gider hacı :))

Sora sora Bağdat bulunur" atasözünün anlamı

 "Sora sora Bağdat bulunur" atasözünün anlamı  Anlami: İnsan bilmediği bir şeyi ,sorarak , araştırarak mutlaka öğrenir  Evet efendim gerçekte de öyle sora sora Bağdat bulunur ,Şam da bulunur.Gerci birine sormaya gerek de yok ;elimizde telefon, navigasyon her türlü iletişim aracı ,imkan varken kimseye şu nerede diye sormaya gerek  yok .Fizan ' a gideriz istesek . Neyi bilmek ,kimi bulmak ,nereye gitmek istiyorsak Google hazretleri'ne sorsak yeter..:))

Edebiyat dersi öğrenme taktikleri 3: kavram haritası

Resim
 Edebiyat dersi öğrenme teknigi 3: Kavram haritası Şimdi Tevfik Fikret'i ele alalım ve bu sanatçıyı bize çağrıştıran kelimeleri ve bu sanatçi ile ilskili kavramları yazalım. Bu yöntemle bir kavram üzerinden size onu çağrıştıran veya o kavramla ilgili ifadeleri bularak bilgiyi kalıci ve eğlenceli hale getirebilirsiniz .

Edebiyat dersi öğrenme taktikleri 2: şifreleme( kodlama) tekniği

Resim
Edebiyat dersi öğrenme tekniği 2 Bir diğer teknik :kodlama  Eser için değil genelde yazar ve şair isimlerini öğrenmek , ozellikle belli bir akımın, dönemin veya topluluğun temsilcileri olan bu sanatçıları hatırlamak ve akılda tutmak için kullanılır: Bir topluluğu oluşturan ya da bir dönemi temsil eden  sanatçıların baş harflerinden oluşan bir kod oluştururuz.  İşte bu şekilde hem yazarlarını hem de bu topluluğun özelliklerini öğrenmiş olursunuz.

Edebiyat dersi öğrenme taktikleri 1 : Hikayeleme tekniği

Resim
  Edebiyat ders öğrenme teknigi 1: Edebiyat sözel bir ders olduğu için mecburen ezber gerektiriyor.Ama bu ezber işi sıradan değil akılda kalıcı hafıza tekniği ile olmalı.Bu bildiğimiz doping hafıza benzeri .Konuyu daha kalıcı hale getirmek için görsel olarak hafızaya atabileceğimiz hikaye ve  kodlamalar kullanmalıyız.Bunu zaten bircogunuz biliyorsunuz.Bu kodlamalar illaki mantıklı olmak zorunda değil.Hatta saçma diyebileceğimiz iliskilendirme ve benzetmeler kullanarak bunu yapabiliriz. İlk teknik Hikayeleme tekniği: Şimdi bu hikayeyi gözümüzde canlandıralım ve bu şekilde hafızamiza yerleştirelim.Bu hikayeyi gün aşırı aklımıza getirelim.Bu hikaye neydi , olay neydi,kahramanları kimdi vs şeklinde.Her hikaye  zihninizde zaman icerisinde kalıcı hale gelecektir merak etmeyin.

Gandhi'nin Meşhur Sözü

  “SÖYLEDİKLERİNİZE dikkat edin; düşüncelere dönüşür… DÜŞÜNCELERİNİZE dikkat edin; duygularınıza dönüşür… DUYGULARINIZA dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür… DAVRANIŞLARINIZA dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… ALIŞKANLIKLARINIZA dikkat edin; değerlerinize dönüşür… DEĞERLERİNİZE dikkat edin; karakterinize dönüşür… KARAKTERİNİZE dikkat edin; kaderinize dönüşür...

Gerçek bir hikaye :Kambur Adam

 KAMBUR ADAM.. Holdingin sahibi her sabah ve akşam gelip geçer iken kambura, -“Günaydın kambur , iyi akşamlar kambur , nasılsın kambur , işler nasıl kambur..?“ diye seslenirmiş ... Seneler sonra bir sabah “ günaydın kambur “ der, kambur ; döner bıçağını çekip İş adamını öldürür... Hiç bir avukat Kambur’un savunmasını yapmak istemez ve kabul etmez .... Kambur’unda ağzını bıçak açmaz hapiste idam kararını bekler... Fransa’da olayı duyan bir avukat İngiltere’ye gelerek Kamburun savunmasını üstlenir...... Mahkeme heyeti toplanır herkes ayağa kalkar söz savunmadadır. Fransız Avukat ( şimdi hayal edin Avukatı ellerini masaya yavaş yavaş vurarak ve tek tek kelimeleri seçerek) Yargıca döner “saygı değer Yüksek İngiliz mahkemelerinin yargıçları size Yüksek Fransız saygı değer mahkemelerinin yüksek yargıçlarının sevgi ve saygılarını getirdim... Hakime döner; “ yüksek İngiliz mahkemelerinin saygı değer hakimleri size yüksek Fransız mahkemelerinin sevgi ve saygılarını getirdim... Savcıya döner “ y

Ego nedir?

 Bilinç akımından gelen düşünce varlığınızda nasıl idrak edilir? Düşünce auranıza geldiği zaman aura seçim yapmaz, yani düşünceyi yargılamaz ya da değiştirmez, olduğu gibi sınırsız haliyle içeri alır. Düşünce beyne ulaştığında, önce mantık fonksiyonlarının yer aldığı ve egonun ifade edildiği beynin sol üst yarı küresine gelir. Peki ego nedir? İnsan deneyiminden geçerek kazanılan, ruhta depolanan ve beynin mantık bölümüyle ifade edilen anlayıştır. Toplumsal bilincin gölgesinde yaşayan, yalnızca yaşam derdine düşmüş tanrı-insanın kolektif eğilimidir. İşte bu kolektif bakış açısı, güvenliğini sarsacak her düşünce frekansını reddedecektir, varlığın sağ kalma mücadelesini desteklemeyen her şeyi! Ego, bedende daha geniş bir anlayış yaratacak düşüncelerin geçmesine izin vermeyen bir engeldir. Egonun beyne girmesine izin verdiği her düşünce frekansı elektrik akımına çevrilir ve bu frekansa uygun beyin bölümü hipofiz tarafından harekete geçirilir. Beynin bu bölümü akımı ayarlayarak epifiz siste