AZRA-Bir başlangıç hikâyesi



Uyanış..

Azra saf bir inci,kadem basılmamış topraklardan bir kum tanesi,sırlar ülkesinden bir sır..

Daha bir tohumken ,bilmezken toprağın o sarsan ,titreten rahmetini,bilmezken her zerresinin suya boyun egişini , bilmezken ışığın, esmasını nasıl görünür ettiğini ağlamayı seçti daha ilk nefeste.Koptu Kadrin bağrından  düşüverdi ve tutundu ilk cemre'ye soluk soluğa.Unuttu Azra unuttu geldiği yeri ,unutturdular herkes gibi .İlk bakıştan ne düştüyse nasibine,yüreğine koyup gönderdiler bu gurbet yoluna.Ağladı sadece ağladı göğsünü dolduran o karanlığı yırtarcasına,yeniden hatırlamak ve geriye, o ilk bakışın yüzüne değdiği yere dönmek için ağladı günlerce,haftalarca..
Uzunca vakitler uyudu ,uyutuldu,ninniler söylendi o kadim söylencelerden arta kalan.Yeniden uyanmak için uyudu.Her gözünü açtığında ona tanıdık gelen bir sima gülümseyiverdi.Sıtma tutmuş yüreğini ısıtan bir parça güneşti adeta.Alıştı onu saran bu sıcaklığa.Ne zaman üşüse,içinde bir boşluk,bir yokluk  hissetse  varlığı arar oldu .Onun kokusuna, göğsünden akan suyun tadına alıştı.Mâder 'di adı değerli bir maden gibi ışıl ışıl,benzersiz ..Meryem'in saflığıyla yıkanmış, Azra'nın doğumuyla paklanmış , ayakları Aden' e uzanan kutsal sarmaşık.Sarındı ona Azra tüm gücüyle ,ayaklarının dibinde ,ayaklarının üstünde gezindi durdu.Kâh yerde kâh gökte kaybettiğini sandığı şeyi bulur gibi gezindi ,durdu.
Azra ana rahminde tekvin edilirken  hu diye seslenen o sesin büyüsüne, tılsımına kapıldı.hay ve hu içinde kaldığı  dokuz ay boyunca dinledi onu. Mâder'in saat gibi işleyen kalbinden öğrendi zamanın ne olduğunu.O konuştukça Azra dinledi,sadece dinledi.Konuşmadan önce dinlemeyi öğrendi .Mâder'i duydu ve sonra diğerlerini.Ama en çok Mâder' in mıriltisindan dinledi hasret kaldığı cennet ezgilerini.O ilk duyduğu sese dayadı kulağını.O konuştukça Azra sustu ve ahengine kaptırdı kendini ilahi musikinin.Bu aşinalık yabansıl hislerinden kurtardı onu.Ayriyetten Aidiyete uzatti kollarını.Teklikten  çokluğa uzanan kanatların altına sığındı.Ta ki Kendi kanatlarıyla uçmayı öğrenene kadar.Mâder'in eteklerine tutundu Kaf dağı'nı anımsar gibi.
İnci tanesi  ,hakikat denizinin dibinde onu bekleyen istiridyeye yeniden ulaşmak için Mâder'ine sığındı .Bu alemde ilk yoldaşı,ilk sırdaşı ,ilk kılavuzu oydu.Bu yüzden ne elini ne de peşini hiç mi hiç bırakmadı.
Duymaya devam etti ,koklamaya,dokunmaya , bakmaya.
Dokunmayı öğrendi Avcunu ilk açtığında ,Mâder' in elini ilk tuttuğunda,göğsüne ağzını dayadığında,  Dokununca evvelde kıyısında oturduğu ırmakların tınısını duydu sanki ,ilk karıldığı toprağa  ayağını değerken onnu arıtan ateşin sıcaklığını..Başka bir biçimde hissetmeyi öğrendi ilk defa.Buna sevgi denildiğini öğrendi ona her dokunduğunda.Sevginin başka bir boyuttaki yansımasını gördü Azra.Bu alemin karanlığında onu aydınlatacak ışığı buldu.Gölgenin olmadığı yerden gelip  gölgelikler arayanların aleminde o Mâder'i buldu.
Artık Azra sırlar hazinesinden emanet olarak aşikara koyulacak.Görünmezken görünür olacak.Bilinmeyi isteyenin bilinmezliginde nicesiyle saf tutacak.Hep'ten hiçe dogru yeni bir yol bulacak.Kaybettigi yolu bulmak için Azra ,yeniden yola koyulacak.
Yürümek için emeklemek ,koşmak için yürümek vaktidir.Yol uzun ,yol çetin.El tutmak için elin uzanmasını beklemek vaktidir.
Tahkik etmek için yeniden Aden'in uçsuz bucaksız  vadilerini taklitten geçme vaktidir.
Azra ne duyduysa taklit etti önce ,sesleri  mırıldandı bir kedi gibi ;sonra kulağını yerleşen cümleleri kelimelere, kelimeleri hecelere böldü.Azra doğdu doğalı mim(.) iken vav( ,)  oldu ve elif ( I ) olmak için doğruldu da doğruldu .


Bahar Baydan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NE ARARSAN KENDİNDE ARA!

Divan Edebiyatı: Berceste Beyitler