NECİP FAZIL KISAKÜREK ŞİİRLERİ

NECİP FAZIL KISAKÜREK ŞİİRLERİ




NECİP FAZIL'IN en sevdiğim şiirlerini sizlerle paylaşıyorum..



 BEKLENEN


Ne hasta bekler sabahı,

Ne taze ölüyü mezar.

Ne de şeytan, bir günahı,

Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,

Yokluğunda buldum seni;

Bırak vehmimde gölgeni

Gelme, artık neye yarar?



ANNEME MEKTUP


Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,

Her gün biraz daha süzülmekteyim.

Her gece, içinde mermer döşeli,

Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.

Böylece bir lâhza kaldığım zaman,

Geceyi koynuma aldığım zaman,

Gözlerim kapanıp daldığım zaman,

Yeniden yollara düzülmekteyim.

Son günüm yaklaştı görünesiye,

Kalmadı bir adım yol ileriye;

Yüzünü görmeden ölürsem diye,

Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.


 

 

 

AĞLAYAN ÇOCUKLAR


Kafesli evlerde ağlar çocuklar,

Odalarda akşam olurken henüz.

O zaman gözümün önünde parlar,

Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz.

Ne vakit karanlık kaplasa yeri,

Başlar çocukların büyük kederi;

Bakınır, korkuyla dolu gözleri:

Ya artık bir daha olmazsa gündüz?

Gittikçe kesilir derken sedalar,

Gece; bir siyah el gözümü bağlar;

Duyarım, içime sığınmış, ağlar,

Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz...




ZİNDANDAN MEHMET'E MEKTUP


Zindanda iki hece.Mehmed'im lafta!

Baba katiliyle baban bir safta!

Bir de geri adam,boynunda yafta...


Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!

Kavuşmak mi?..Belki ..Daha ölmedim!


Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,

Kırmızı tuğlalar altı köşeli.

Bu yol da tutuktur hapse düşeli...


Git ve gel... Yüz adım...Bin yıllık konak

Ne ayak dayanır buna ,ne tırnak!


Bir alem ki, gökler boru içinde.

Akıl almazların zoru içinde

Üstüste sorular soru içinde.


Düşün mü,konuş mu, sus mu ,unut mu?

Buradan insan mı çıkar,tabut mu?


Bir idamlık Ali vardı,asıldı

Kaydını düştüler,mühür basıldı.

Geçti gitti,birkaç günlük fasıldı


Ondan kalan,boynu bükük ve sefil;

Bahçeye diktiği üç beş karanfil...


Müdür bey dert dinler,bugün"maruzat"!

Çatık kaş...Hükumet dedikleri zat...

Beni Allah tutmuş kim eder azat?


Anlamaz;yazısız,pulsuz,dilekçem...

Anlamaz!ruhuma geçti bilekçem!


Saat beş dedi mi,bir yırtıcı zil

Sayım var, maltada hizaya dizil!

Tek yekun içinde yazıl ve çizil!


Insanlar zindanda birer kemmiyet;

Urbalarla kemik,mintanlarla et.


Somurtuş gibi bıçak,nara gibi tokat;

Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...

Yalnız seccademin yönünde şefkat


Beni kimsecikler okşamaz madem

Öp beni alnımdan,sen öp seccadem!


Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!

Dakika düşelim,senelik paydan!

Zindanda dakika farksız aydan


Karıştır çayını zaman erisin

Kopuk kopuk,duman duman erisin!


Peykeler,duvara mihli peykeler

Duvarda,başlardan yağlı lekeler

Gömülmüş duvara,bas bas gölgeler...


Duvar,katil duvar yolumu biçtin

Kanla dolu sünger... Beynimi içtin


Sukut...Kıvrım kıvrım uzaklık uzar

Tek nokta seçemez dünyada nazar

Yerinde mi acep,ölü ve mezar?


Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?

Güneşe göç varda ,kalan biz miyiz?


Ses demir,su demir ve ekmek demir...

İstersen demirde muhali kemir.

Ne gelir ki elden,kader bu,emir...


Garip pencerecik,küçük daracık;

Dünyaya kapalı,Allah'a açık


Dua,dua eller karıncalanmış;

Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış

Gözyaşı bir tarla,hep yoncalanmış


Bir soluk,bir tütsü,bir uçan buğu

İplik ki incecik,örer boşluğu


Ana rahmi zahir ,şu bizim koğuş

Karanlığında nur,yeniden doğuş....

Sesler duymaktayım;Davran ve boğuş!


Sen bir devsin,yükü ağırdır devin!

Kalk ayağa,dimdik doğrul ve sevin!


Mehmed'im,sevinin ,başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin,eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!


Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!

Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir






KALDIRIMLAR

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;

Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.

Yolumun karanlığa saplanan noktasında,

Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.


Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;

Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.

İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.

Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.


İçimde damla damla bir korku birikiyor;

Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...

Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;

Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.


Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;

Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.


Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;

Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!

Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;

Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!


Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;

İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.

Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;

Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.


Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;

Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!

Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;

Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.


Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;

Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.

Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,

Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NE ARARSAN KENDİNDE ARA!

Divan Edebiyatı: Berceste Beyitler