Kayıtlar

Haziran, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İZ BIRAKAN ÖGRETMEN

Resim
 1982 henüz beş yaşında karşı konulmaz bir istekle, bin bir uğraşla okula başlayan bir kız çocuğu. Çantasının yükünü o güçsüz omuzlarında hissetmeyen, hevesle her gün metrelerce yol yürüyen, sırasına oturduğunda ayakları yere bile değmeyen ama ümidi, okuma sevgisi göğe uzanan o küçük çelimsiz kız. Bir kuş gibi uçuyorken yüreği, öğretmeninin elinde kalıyor kırık kanatları. Yitiyor ümidi kısa zamanda. Küsüyor, kırılıyor, inciniyor tüm hevesi. Değersiz hissediyor kendini. Tam salıverecekken kendini boşluğa, bir el uzanıyor bir dönem sonra. Adı “Nusret Sifil”.Aşağı yukarı elli yaşında, ışıl ışıldı gözleri o gözlüklerin ardında. Munis, müşfik bir baba gibi adeta. Tutuyor ellerinden bakıyor ki kırmızı kurdelesi yok elması da hiç kızarmamış, bundandır üzgün yaralı bir serçe gibi o kız çocuğu. Seviyor onu, sarıyor sarmalıyor yaralarını, inandırıyor, ümitlerini besliyor. Diyor ki anneye: “Üzülme! Kızın istediği her şeyi başaracak bir gün, gurur duyacaksın”. Beş yıl ilmek ilmek işliyor ekiyor t

Abartalım

Resim
Abartalım istiyorum sevgileri .Abartalım güzellikleri,güzel sözleri ne kaybederiz ki.Her güne yeniden doğmuş gibi bakıp gördüğümüz her şeyi heyecan içinde abartalım.Sahip olduğumuz şeyler için şükrü abartalım,yapacağımız iyilikleri ,vereceğimiz sadakaları,gülümsemeleri,hoşgörüyü abartalım.Yaşadığımız her anı kutsal sayıp sevinçleri abartalım.İşimizi gücümüze sımsıkı sarılıp "ne harika bir iş ,ne hoş bir uğraş bu " deyip abartalım.Basitlikten kurtarıp yüceltelim hayatımızı.Okumayı, anlamayı,öğrenmeyi, dinlemeyi abartalım.. Azaltmayalım bunları ama mesela öfkeleri azaltalım,kıskançlığı,hasetliği, şikayetleri azaltalım.Kusurları, yalanları, hataları ,kötülüğü azaltalım .Bunlar eksilir de biz eksilir miyiz?Hayır O halde Kırmayı,kırılmayı,gururu  azalatalım.Boş konusmayalım;konuşacaksak hoş konuşalım,hayır konuşalım,ilim konuşalım.Gereksiz her şeyi azaltalım. Kötüyü azalttıkça hafifleriz,iyiyi abarttıkça çoğalırız..

İNSAN NEDEN BENCİL BİR VARLIK ?

Resim
Taş uzaktan gelmez deniyor hani.Yani insan en büyük yanlışı, en büyük sıkıntıyı ya da zararı en yakınındaki insanlardan görüyor  nedense.Bunu üzerine söylenmiş o kadar çok özlü söz var ki.İnsan bu çelişkiye anlam veremiyor ama gerçekten doğru tespitler bunlar.Eminim hepimiz ucundan kıyısından yaşamışızdır bu durumu. Akrabadan,kardeşten, hatta anne babasından bile hayatında bir zarar görmüştür.Bunu şu şekilde açıklamak isterim. İnsan nasıl anne babasından zarar görür ki diyenler olabilir. Çünkü hele de anne baba bir çocuğun sığınacağı  güvenecegi  tek limandır. Ama inanın insanoğlu o kadar bencil bir varlık ki.Bu adı ,namı ne olursa olsun fark etmiyor.İnsan illaki o ilkel benliğinin etkisinde kalıyor kimi zaman istemese de.Çünkü her canlı varlığını korumak,devam ettirmek,özüne sahip çıkmak olan yaşamsal içgüdülerinin tesiri ile ister istemez bencil bir varlık haline gelebiliyor.Neler duyuyoruz medyadan ,gözlerimize ve kukaklarimiza inanmıyoruz.Nasıl olur diyoruz ? Ama oluyor işte ,ne de

BU DÜNYAYA NİYE GELDİK ?

Resim
Evet birçoğumuz bu soruyu sormuşuzdur ,öyle degil mi? Neden geldik,neden yaratıldık,bu dünya neden var? Gibi bir çok soru takılır kimi zaman aklımıza. Eminim İnsan ömrünü düşünecek olursak bu dünyanın evrenin boşa yaratılmadıgına ikna olmak isteriz.Yani yaratıcının bir amacı olmalıydı. Bizim dünyaya gelmemizin bir amacı olmalıydı.Yoksa -haşa !- laf olsun diye mi yaratılacaktı dünya,tüm kainat. Her varlık bir amaç, bir görev üzere gelir dünyaya.Görevi biten gider, en basit şekliyle bunu kabul etmemiz gerekir.Peki bu bir son mudur? Görünürdee evet ama aslında bir son değil.Zaten dünyaya baktığımızda da öyle değil midir? Bir işe gireriz, bir düzen kurarız ama bir zaman sonra çalıştığımız yerdeki görevimiz biter oradan ayrılırız;bir şehre yerleşiriz fakat zaman gelir başka bir şehre taşınmak zorunda kalırız.Evet oradaki gorevlerimiz bitmiştir ama farklı bir yerde yeniden devam ederiz. Bu böyle sürüp gider.Demek ki aslında bir sonu yok bunun.Sadece mevcut olan gider,farklı bir d

Besmele

Resim
Besmelesiz iş olmaz,derdi büyüklerimiz. Ben de her işe yaradanın adı ile başlamak gerektiğine inanıyorum.O'nu anmak ,O'nu çağırmaktır ,yapılan her işin O' ndan olduğunu, O'na vardığını idrak edip şükretmektir.Bir kapıyı çalmak gibi.Her kapıda bir nasip,bir hikmet bizi bekler çünkü. O nasibi ,hikmeti O'ndan beklemektir. Bunu bir gelenek olarak değil,bilerek idrak ederek yapmak önemlidir.Ama her ne şekilde olursa olsun bir işe besmele yani Allah'ın adı ile başlamak güzeldir.Nasıl ki bir kapı anahtarsız açılmıyorsa , manada da anahtarımız O' nun  adıdır. Dilimizi buna alıştırmamız,gönlümüze aşılamamız gerekir.Her işimizin hayra vesile olmasını dilemiş oluruz böylece. Yoksa bilemeyiz ki yaptığımızın iyi mi kötü mü olacağını.İyi niyetle çıkarız yola da farkında olmadan bir zarara çıkar sonu.İyi niyet elbette önemli ama biz attığımız bir adımın kimi zaman nereye varacağını kestiremeyiz.İşte eğer besmele ile Allah adı ile başlarsak şöyle demiş oluruz &q

DOĞAYI VE HAYVANLARI SEVELİM

Resim
Hayvanları sevelim diyorum. Hatta sevmekle kalmayıp sahiplenelim.Evimizde bir can olsun diyorum.Sokaklarda, sağda ,solda bir köşede savunmasız ;belki aç ,belki susuz onlarca hayvan var.Şimdilerde sahiplenme bilinci ya da sosyal sorumluluk anlamında bu masum canlar eskiye göre daha şanslı olsa da her zaman için korunmaya ihtiyaçları var.Ben hayvan diyorum ama günümüzde insanların birbirine yaptıkları muameleleri ya da düşünceleri görünce  bu ifadeyi "Canlar" olarak değiştirmeyi uygun görüyorum.Çünkü genellikle insanlar olarak olumsuz ya da hoş olmayan davranış ve düşünceler için " hayvanca,hayvan gibi" ifadeler kullanıyoruz. Halbuki hayvanlarda insanlar gibi bir nefs ya da irade yok .Onlar sadece hayatta kalma mücadelesi ile doğanın onlara verdiği içgüdüleri kullanıyor o kadar.Bizimki gibi kasıtlı bir davranış,bir düşünce ya da irade yok.Olduğu gibi,olması gerektiği gibi davranıyorlar.Bu sebeple bazı davranışları onların adı ile değerlendirmeye çalışmak b

AİLE HAYATTIR

Resim
Evde Hayat Var :)) Evet, gerçekten hayatın bir kalbi varsa o da insanın evi, ailesi, sıcacık yuvasıdır. Orada atıyordur kalp; oradadır heyecan, huzur, mutluluk, sevgi. Belki de insan önüne çıkan engeller, zorluklar, acılar yüzünden çoğu zaman aradığı huzurun, içini ferahlatacak olan şeylerin aslında en yakınında olduğunu fark edemiyor. Belki de aslında ailesinin sevdiklerinin varlığı ile ayakta durabildiğini bilmeden çözümü dışarıda bir yerde arıyor. Gezmek,tozmak,çılgınlar gibi eğlenmek; bir gün orada bir gün burada yiyip içerek kendini dışarı atıyor. Sanki ev yani anne, baba, eş, çocuklar vs. onu boğuyormuş gibi kaçıp; hep ayni şeyler, ayni sözler, ayni yüzler görmekten sıkılıp yükünü etrafa boşaltmak istercesine kendini alışverişe, gezmeye veriyor. Kendince mutlu hikâyeler yaratıp sosyal medyada paylaşıyor. Bizler de bilmeden "Ooh, herkes mutlu, hayatını yaşıyor valla bir biz böyle olamadık'' deyip iç çekiyoruz gördüğümüz bu organik olmayan hikâyelere. Belki kim

ANNEM

Resim
''Annem olmadan asla..'' Bu söz sanırım bir kitaptan aklımda kalmış olacak ama gerçekten anneler hayatımızın olmazsa olmazı.Babamı anlattım sanmayın ki annemden daha az etkilendim ya da daha az şey öğrendim.Annem de hayatımda derin izler bıraktı. Babam ve annem sayesinde bugünüme şükrediyorum.Ergenlik zamanlarımızda onlarla belki de kısa bir süre yollarımız ya da fikirlerimiz ayrı düşmüş olsa da zaman geçtikçe ,hayatın keşmekeşine daldıkça ve insanları tanıdıkça ,hele de anne olunca onları çok daha iyi tanıdım ve anladım.Gençlik çağında saçma sapan şeyler yüzünden onları nasıl da suçlandığımı , eleştirdiğimi ve üzdüğümü düşündükçe hem gülüyorum hem de kızıyorum kendime.Tabii onlar biz ne yaparsak yapalım anlayışlı olmaya gayret gösterip sabırla geçmesini beklediler .Şimdi benim de çocuklarıma yaptığım gibi.. Annem.. Anneannem ve dedemin tek evladı,yani bir  kardeşi yok.Biz ise üç kardeşiz, annem yalnız büyüdüğü ve hep bir kardeş özlemi çektiği için birden fazla çocuğu o

Çocuk Olmak

Resim
Çocukluğum büyük bir şehrin mütevazı bir mahallesinde geçti . Şimdilerde büyüdüğüm ev ve mahalle gecekondu ya da kenar mahalle kisvesini taşıyacak bir halde olsa da insanları değişmeden kalmış mıdır diye düşünüyorum. Şu an farklı bir şehirde yaşıyor olduğumdan çocukluğumun geçtiği semte de uzun yıllardır hiç uğrayamadım, halen orada yaşayan eş ,dost, hısım, akrabadan yaşayan olması ve sosyal medya sayesinde zaman zaman haberdar oluyorum. Bana kalırsa çocukluğun yaşanmadığı her yer çorak kalmış bir toprak gibi verimsizdir. Buna dayanarak hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını düşünüyorum. O zamanın çocukları büyüdük, okuduk, değişen dünyanın bizi mecbur kıldığı yaşamlara karıştık. Bilmiyorum simdi ne halde o sokaklar, caddeler, dükkânlar? O eski çocukluğun, bayram heyecanlarının, sokak satıcılarının olduğu bir yer kaldı mı? Bizimle birlikte tüm büyüsünü kaybetmiş olduğunu düşünmeden edemiyorum. 90 ‘ların başında ayrıldık doğup büyüdüğüm o mahalleden, nispeten daha modern v

BABAMDAN ÖĞRENDİKLERİM

Resim
''Babalar gölgesinde dinlendiğimiz ulu çınardır .'' Ben çok şanslıyım bu konuda.Hayata dair güzel olan ne varsa önce annemden ,en çok da  babamdan öğrendim .İlkokul mezunu ama bir üniversite mezunundan çok daha fazla bilgiye ve kültüre sahip.Çünkü okumayı çok sever,her şeyi okur:Kitap ,gazete ,dergi,bir takvim yaprağı ... ne varsa.Yeter ki yeni bir şey öğrenmiş olsun .Okumak onda bir yaşam tarzı.Mutlaka her sabah gazetesini alır ve her sayfasını büyük bir dikkatle okur,yanına da bir bardak çay..değmeyin keyfine :) Huzurun bir adı varsa biri de budur sanki onun için.Ben de kitap okurum ama asla onun kadar iyi bir okuyucu olamadığımı düşünürüm.Çünkü o okumaz ,aynı zamanda okuduklarını yaşar, aklına olduğu gibi hayatının bir yerine koyar öğrendiklerini. Dedim ya onun okuduğu kitaplarla başladım ilkin okumaya.O zamanlar şimdiki gibi ha deyince  kitap almak kolay değil.İnternet yok, her sokak başında bir kitapçı yok ,il  kütüphanesi  desen  ancak şehir merke

KİTAP OKUMANIN ÖNEMİ

Resim
KİTAP OKUMAK NEDEN ÖNEMLİ? Kitaplar bana göre hayal dünyamızı zenginleştiren, zihnimizin arka kapılarını aralayan, ruhumuzun sırlarını deşifre eden ve bize pek çok konuda ışık tutan yegâne dostumuzdur. Evet, dosttur çünkü ne vakit ihtiyacımız olsa yanımızdadır, bize iyi ya da kötü her şeyi apaçık söyler. Onunla birçok yer gezer, birçok insan tanır, birçok duygu yaşar ve birçok yeni bilgi öğreniriz. Okudukça ne kadar az şey bildiğimizi fark ederiz. Onlar okunduktan sonra usulca bir kitaplık rafında bırakılsalar da asla değerini kaybetmeyen kadim dostumuz olarak kalır ve bizi aydınlatmaya devam eder. Bana göre evde bir kitaplığın olması o evi farklı bir frekansa ve boyuta taşıyor, böylece evin sakinleri de onların yaydığı bu frekansın etkisi altında kalıyor. Daha huzurlu, sinerjisi yüksek, pozitif ve mutlu bireyler olmamıza katkı sağlıyor bana göre. Ama onlara hak ettiği gözle bakıp, kıymetini ve anlamını bilenler için yeni bir dünya farklı bir boyut katıyor evimize ve evrenimi

ÇOCUĞUMUZUN BAŞARISI BİZİM ELİMİZDE

Resim
BAŞARISIZ ÇOCUK YOKTUR! Çocuklarımızın okulda başarısız olması sizi korkutmasın. Hayattaki başarı her zaman okul başarısı ile doğru orantılı olmuyor. Ayrıca okulda başarısız olan öğrenci hiçbir şeyi başaramaz diye de bir şey yok. Bu yüzden bu konuda çocuğunuzdan ümidinizi asla kesmeyin, başarısızlığı yüzünden onu eleştirip kırıcı olmayın. Hayatta tek başarı ders değildir. Kim bilir belki de farklı konuda yeteneği vardır, öncelikle çocuğumuzu iyi tanıyalım ve ona güvenelim. Ebeveynler çocuklarının sahip olduğu özellikleri iyi bilirler. Neye ne tepki verdiğini, neyi önemsediğini, nasıl düşündüğünü iyi bilirsek çocuğunun ihtiyacı olan güdülenmeyi ve motivasyonunu da sağlayabiliriz Biliyoruz ki her insan farklıdır ve özeldir. Bu sebeple günümüzde eğitim bile bunu dikkate alarak revize edilmiştir. Çünkü her bireyin öğrenme biçimi birbirinden farklıdır. Kimi duyarak, kimi görerek, kimi okuyarak, kimi yaşayarak öğrenir. Eğitim içerisinde bu farklılıklara hitap edecek farklı uygulamalar