Çocuklarımızın okulda başarısız olması sizi korkutmasın.
Hayattaki başarı her zaman okul başarısı ile doğru orantılı olmuyor. Ayrıca okulda
başarısız olan öğrenci hiçbir şeyi başaramaz diye de bir şey yok. Bu yüzden bu
konuda çocuğunuzdan ümidinizi asla kesmeyin, başarısızlığı yüzünden onu
eleştirip kırıcı olmayın. Hayatta tek başarı ders değildir. Kim bilir belki de
farklı konuda yeteneği vardır, öncelikle çocuğumuzu iyi tanıyalım ve ona güvenelim.
Ebeveynler çocuklarının sahip olduğu özellikleri iyi bilirler. Neye ne tepki
verdiğini, neyi önemsediğini, nasıl düşündüğünü iyi bilirsek çocuğunun ihtiyacı
olan güdülenmeyi ve motivasyonunu da sağlayabiliriz
Biliyoruz ki her insan farklıdır ve özeldir. Bu sebeple
günümüzde eğitim bile bunu dikkate alarak revize edilmiştir. Çünkü her bireyin
öğrenme biçimi birbirinden farklıdır. Kimi duyarak, kimi görerek, kimi okuyarak,
kimi yaşayarak öğrenir. Eğitim içerisinde bu farklılıklara hitap edecek farklı
uygulamalar ve yöntemler uygulanmaya çalışılır. Her öğrenciye uygun öğrenme
ortamları yaratmak hedef alınır. Günümüzde teknolojinin de gelişmesiyle bu
öğrenme ortamları zenginleşmiş, eğitim daha kalıcı ve etkili hale gelmiştir.
Bunu anlatmanın nedeni şu:"öğrenemeyen öğrenci yoktur." Her birey öğrenmeye
hazır ise kendi kapasitesi doğrultusunda gereken her şeyi yapabilir. Eğitimin
ve teknolojinin ona sunduğu imkânları iyi değerlendirebilirse kendisinden
beklenmeyen sonuçlara varabilir.
Bu sebeple başarısızlık sadece bir bahanedir artık. Çünkü
istediğimiz her bilgiye ulaşabileceğimiz bir dönemdeyiz. Kimsenin
başarısızlığını kişilere ya da eğitime yüklemek gibi bir bahanesi olamaz.
Biz anne babalar eğitim söz konusu oldu mu çocuğumuz için
yoktan var ederiz. Ya da ailesinden yeterli desteği göremeyip hedefine ulaşmak için
maddi manevi her türlü imkânı yaratan gençlerimiz var .O halde başarısızlık sadece küçük bir
ihtimaldir ama asla imkânsız değildir.
Ayrıca hayattaki başarı sadece bir diplomaya bağlı değil.
Bir diploması olmayıp yaptığı işte çok başarılı olan insanlar var. Diploma elbette ki
önemli, özellikle günümüz şartlarını düşünecek olursak. Ama mutlak değil ,bu
yüzden çocuklarımızı çevre ve mahalle baskısı yüzünden bir kaosun içine itmeyelim.
Bize düşen onun ilgisini ve yeteneğini fark edip içinde var olan potansiyeli
ortaya çıkarmak, kendine inanmasını sağlamaktır. Bunun belli bir yöntemi yok elbette.Ama
çocuklar genellikle onun için değerli olan kişilerin sözüne daha çok itibar eder.
Bu bir öğretmen, arkadaş, abi, abla anne, baba… vs. olabilir. Her çocuk kendine
bir rol model arar, hem bilişsel hem de duyuşsal olarak. Kendini yakın
hissettiği, içini açabildiği, onu anlayabilen biridir bu. Bazen bir kişi değil de
tecrübeleri, içinde bulunduğu şartlar onu hayata karşı güçlü olmaya ve bunun
sonucu olarak çalışmaya iter. Öncelikle biz onun içindeki çalışma güdüsünü
ortaya çıkarabilirsek ya da o tılsımı bulabilirsek sonrası zaten kendiliğinden gelir.
Ne hikmetse kimi çocuklar doğuştan hırslı ve güdülenmiş
geliyor sanki. Bu da yaradılış meselesi. Bunlar şanslı grup olarak düşünülebilir.
Kimi de benim gibi sonradan kazanır o hırsı ve motivasyonu .Demek ki imkânsız
yoktur bunu unutmayalım. Yeterince istersek her şeyi başarabileceğimize inanalım,inandıralım.
Bir diğer husus, uzun yıllar hiçbir çalışma gayreti
göstermemiş çocuğu buna hazırlamaktır. Çünkü onlar ipin ucunu kaçırmıştır.
Aslında sorun da burada, her şeyin farkındadır, çalışmak zorunda olduğunu
düşündüğü noktaya gelmiştir ama bir türlü masanın başına gecemiyordur. İste
bizler onlara kaçırdığı o ipin ucunu gösterip yeniden başlamasını sağlayabiliriz.
Çocuğun kafasındaki ilk soru şudur çünkü " peki ama nereden ve nasıl
başlayacağım" . Bu işi çözdük mü gerisi kolay. Eğer bu aşamaya
gelebildiysek geriye ona yol göstermek kalıyor. Bu konuda eksik kalıyorsak da
birinden yardim alabiliriz.Bu süreçte manevi destek her şeyden önemli. Eğer
masanın başına oturmayı başarabildiyse ve içsel güdülenme de oluştuysa bir
şekilde yol alırsınız. Ayrıca onun kendisi ve geleceği ile ilgili hayallerinde
itici güç olun, tabiri caizse gaz verin devamlı.
Şunu da belirtmek istiyorum; çocuğumuz illaki doktor, mühendis,
avukat, bilim adamı olacak diye bir şey yok. Ama çok iyi bir müzisyen, çok başarılı
bir yazar ya da sanatçı belki sporcu hatta piyanist hatta zanaatkar olabilir. Genellikle bunları küçümseyip burun kıvırıyoruz.Fakat bu saydıklarım
özel yetenek isteyen meslekler. Öyle küçümsenecek türden işler de değil.
Çocuklarımızı iyi tanıyalım derken bunu kastettim. Yani yeteneklerinin farkında
olmalıyız. Belki de ihtiyacı olan ve onu başarıya götürecek olan şey iyi bir
oyuncu olmaktır ya da başarılı bir sporcu ,yetenekli bir aşçı...Kendi biçtiğimiz rolleri onlara empoze
etmeyelim. Kendimizin başaramadığı ya da olmasını isteğimiz şeyleri onlardan beklemeyelim.
Bırakalım kendilerini iyi ve özgür hissettikleri alanlarda başarılı olsunlar.
Onları hayalleri konusunda yargılamayın, başkalarının gözünden değil onların
gözünden bakın hayata. Önemli olan şey onların mutlu ve sağlıklı bireyler olması
değil mi? Hatta önce iyi bir insan olmak. O zaman sabırlı ve anlayışlı olup
rehberlik edelim . Kimse karşısında sürekli nasihat eden biri olsun istemez. Örnek
olacak, rehber olacak, destek olacak birileri olsun ister. Netice de bizim
çocuğumuz yine bizim artı ve eksilerimizin bir sonucu olarak durur karşımızda.
Onların durumundan kendimize de pay çıkaralım. Dediğimiz gibi başarı tek yönlü değildir,
okul başarısı elbette önemli ama ölçüt degildir. Dünyada nice başarılı insan vardır
ki okul hayatı boyunca kendisinden beklenen başarıyı sağlayamamıştır.
Çocuğumuzu sınırlamayalım, gerektiğinde tercihlerinde özgür bırakalım,
ona rehber olalım ve asla ümidimizi kesmeyelim. Her İnsan bir topraktır ve henüz
görmesek de bir yerde mutlaka filizlenmeyi bekleyen bir tohum vardır içinde .
Onun güzel ve meyve veren bir ağaç olması hepimiz adına
bizler gerekeni yapmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder