Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KADIN'I BİL

Sen kendinden önce kadını bil, Kadını bil ki toprağı bilesin. Özün topraktır, onun koynunda nasıl doğduğunu bil Seni ilk kucaklayanın kim olduğunu, İlk neyle doyduğunu, ağladığında nasıl sustuğunu bil. İçindeki merhametin kaynağı nedir, Bir garibe uzanan elin kıymetini bil, Dizindeki yaraya nefesini süren tabibini; Tepeden tırnağa kirlerini temizleyeni bil... Bir bak ömrüne, bir eteği tutmadan geçti mi? Bir kadının eli değmeden bir işin bitti mi? Kadın annedir, en çok eşindir, hakkını bil; Kadın dünyada beşik, ahirete eşiktir, İkisine uğramadan sırat bile geçilmemiştir…                           ADI AŞK // BAHAR BAYDAN

Huzur'da Olmak

- Kaynakta OL'an İnsan, merkezine dönmüştür. Huzurdadır artık o ve ışık koyuluklarını bedeninde kotlamış, hak etmiş ve dünyada yaratıma katmaya başlamıştır. Yaratıma kattıkları yarınlardır. O AN’ın içinde huzurludur ve bilir ki AN, tüm zamanları kapsayan bir sonsuzluk... - Geçmişini hak etmiştir o. Geçmişin tüm deneyimlerini hazmetmiş, tüm yaşam boyutlarındaki birleşenleriyle bütünleşmiş ve geleceğini muktediriyetle yaratan olmuştur. - Yaşamının her alanında sorumluluğunu alandır o. Sorumluluğu, egodan bağımsız olan öz gücünü devreye sokmak adına alır. Özgüç, Rahman’ın gücüdür, tanrısal güçtür. Bilgileri özümsemiş, ışığın gücünü çekerek yüreğinde kotlamış ve bu bilgilerin ötesine geçerek yüreğini okumaya başlamıştır. Okuduğu sonsuzluktaki kayıtlardır. - O, doğumu ve ölümü olmayandır. Her AN’da ve her zerrede OL'andır. Ama herşeyden önce bedeninde VAR OL' andır. Bedeninde olmak, toprakla bir olmaktır. Beden dünyadır Can! Beden, hep söylenildiği gibi öldüğünde bırakılacak bas

EŞ FREKANS YASASI

"İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.” (Bediiüzzaman Said Nursi) İnsanlarla olan ilişkimizde Eş Frekans Yasası devrededir. Eşinizle, sevdiğinizle, arkadaşınızla, hatta bir kediyle vs. olan ilişkimizde her zaman devrededir. Bir insan düşünün, sıradan bir insan. Bir otobüs ya da uçak yolculuğunda tanıştınız. Ya da eskiden beri tanıdığınız, bildiğiniz birisi olsun. Her kim olursa olsun, bir insandan söz ediyoruz. Ve elbette siz. Siz ve bir başkası. İşte tam burada, Eş Frekans Yasası tamı tamına devrededir. Eş Frekans Yasası, Yer Çekimi Kanunu gibidir; vardır, kesindir. Kendine benzeyen her şeyi çeker. Şakası yoktur, kararsızlık yaşamaz. Gelin görün ki; balon gibi hafif meşrep ağırlıkları çekmek gibi bir lüksü de yoktur. Siz balon gibi olmadığınız sürece Eş Frekans Yasa

HİÇ

ANLATILANLARA GÖRE B1R GÜN; Mevlana, Şems-i Tebrizi’yi evine davet eder. Şems, Celalettin Rumi’nin evine gider ve ev sahibinin ikramını gördükten sonra ona sorar: – Benim için şarap hazırladın mı? Mevlana hayret içerisinde sorar: – Meğer sen şarap içiyorsun, öyle mi? Şems cevap verir: – Evet. Mevlana: – Bunu bilmiyordum. – Mademki öğrendin bana şarap ikram et. – Bu gece vakti şarabı nereden bulabilirim? – Hizmetçilerinden birine söyle gidip alsın. – Bu iş yüzünden Tanrı’nın karşısında şeref ve haysiyetim beş paralık olur. – O zaman, git kendin al. – Bu şehirde beni herkes tanır. Ecnebi mahallesine gidip nasıl şarap alabilirim ki? – Eğer bana saygın varsa benim rahatım için bunu yapmalısın. Çünkü ben geceleri şarapsız ne yemek yiyebilir, ne konuşabilir, ne de uyuyabilirim. Mevlana, Şems’e olan saygısından ötürü cübbesini omzuna atar, koltuğunun altına büyük bir şişe saklar ve ecnebi mahallesine doğru yola düşer. Oraya varıncaya kadar kimse onun ecnebi mahallesine gittiğini düşünmez ama

AYDINLANMA

Aslında ortada ilginç bir rüya var. bu yanılsamanın sebebi ne? üst üste binen örtüler. ruhu bin örtü örtüyor. bunlar ruha mutluluk mu veriyor? mutluluk değil sarhoşluk veriyor. ruh kaynağından ne kadar uzaklaşırsa sarhoşluğu da o kadar büyür. bu sarhoşluk, hedefine ulaşmada ruha yardım ediyor mu? bir bakıma evet, ama ruhu hedefine ulaştıran asıl şey özlem. peki ruh neye özlem duyar? ayıklığa. bu ayıklığa nasıl erişiliyor? ruhu kaplayıp onu gerçek kaynağı ve hedefinden ayrı koyan örtüler atılarak. bu yanılgı örtüleri nasıl kaldırılıp atılacak? ölüm denen değişimle. ruha zorla dayatıldığı zaman buna ölüm deniyor. bu, bir sarhoşun elinden şarap şişesini almak gibi son derece tatsız ve ona bir süre büyük acılar veren bir tecrübe. öte yandan, aynı değişim gönüllü olarak da gerçekleştirilebilir, yani ruhun üstündeki örtüleri atması ve ayıklığı, bir anlık bile olsa daha dünyada yaşamasıyla. .. ilk tecrübeye fena denir, yani yok olma; ikincisi ise diriliş demek olan beka... anlayışın bu aşamas

BEYİN × KALP = DOĞRU YOL

Bir köyün dışında iki dilenci yaşardı. Biri kördü, diğerinin bacakları yoktu. Bir gün köyün dışında, dilencilerin yaşadığı bölgede orman yangını çıktı. Tabii dilenciler aynı zamanda rakipti. Aynı meslekte, aynı insanlardan dileniyorlardı. Sürekli birbirlerine kızıyorlardı. Onlar dost değil düşmandı. Orman yanarken, iki dilenci bir an için düşündü. Birbirlerine düşmanlardı. Konuşmuyorlardı bile. Ama bu acil bir durumdu. Kör adam, bacakları olmayan adama seslendi. “Kurtulmanın tek yolu var. Seni omuzlarıma alacağım. Sen benim bacaklarımı kullanacaksın; ben de senin gözlerini. Ancak bu şekilde kurtulabiliriz.” Anında anlaşıldı. Ortada bir sorun yoktu. Bacaksız adam dışarı çıkamıyordu. Yanan ormandan hızla çıkması mümkün değildi. Her taraf alevler içindeydi. Biraz yol alabilirdi ama bir işine yaramazdı. Çok hızlı bir şekilde çıkmak gerekiyordu. Kör adam da çıkamayacağını biliyordu. Yangının ne tarafta olduğunu, yolu, hangi ağaçların yandığını, nerede boşluklar olduğunu göremiyordu. Kör bir

MANNA

MANNA NEDİR ?  Antik Mısır'da Manna diye isimlendirilen bu gizemli madde , esasında mono atomik altındır , beyaz toz halindedir . Literatürde " ORMUS " olarak da geçmektedir . Ancak ORMUS içerisinde radyum , altin , gümüş , plâtin , magnezyum oksit bulunan bir nevi kokteyldir . Manna ise saf altındandır . Antik dönemlerden beri büyük bir sır halinde üretilen bu madde , Antik Mısır'da sadece Firavunlar , Firavun ailesi ve üst düzey soylu kişiler tarafından kullanılmak üzere , üretilmiş olmakla beraber , güç elde etmek için başka maksatlarda da kullanıldığı söylenmektedir . MANNA’NIN TARİHÇESİ Rivayet edildiğine ve bazı araştırmacıların iddiasına göre Manna ilk olarak “ MU ” medeniyetinde geliştirildi ve orada kullanılmaya başlandı . " MU " da ki adı da Mu - anna idi Keza Kuran'da da geçtiğine göre , Hz . Musa'nın Manna ( Kuran'daki ismiyle Kudret Helvası ) yapımını bildiği anlaşılıyor . Hz . Musa bebekliğinden itibaren Firavun'un sarayında büy

UYANIŞ

Kıyam = ayaklanma Kıyam et = ayağa kalk Ruhların beden denen kafeste uyanmasıdır kıyamet, uyanıştır . O halde kutsal metinlerdede bahsedildiği gibi her ruh uyanışı her beden kıyameti tadacaktır. Uyanış ruhsal tekamül yolculuğunun son bulması , farkındalığın artması , 3.B dünya bilincinden 4 ve daha üstü dünya bilincine yükselme halidir. Uyanış duygu ve düşüncelerin olgunlaşması , kişisel düşüncelerden arınıp sevgi aromalı birlik bilincine sahip duygu ve düşünceleri sahiplenme halidir. Merak eden ve soranlar oluyor, nedir bu uyanış ? Uyanış islamiyette batın, hıristiyanlıkta isevilik ve bütün dinlerin özündeki sevgi ve birlik halidir . Dünya da pozitif duyguların sarıp sarmaladığı inanç temelli hakikat yoluna baş koyma halidir . Hallac-ı Mansur , Hacı Bektaşi Veli , Mevlana , Yunus Emre, Pir Sultan Abdal gibi ulu erenlerin Aydınlanma yolculuğudur. Bunu duyunca çok zor diyorlar , nesi zor sen yola baş koydun da yaradan önünü mü açmadı. Ama öyle değil , zor geliyor sistemin sunduğu gerçek

ÇOK BİLENLERE

Resim
Günümüzde herkes ne kadar da çok şey biliyor;ne kadar iyiyiz,ne kadar anlayışlı ve ne kadar da çokuz.Hicbir eksiğimiz, kusurumuz yok.Etrafimız yanlışlarla dolu, oysaki biz ne kadar da doğruyuz.Bunları söylerken kendimi de işin içine katarak yazıyorum. Çünkü ben de o girdabın icinde sıkışıp kalıyorum .Halbuki o kadar çok yoruyorum ki kalbimi ve zihnimi bu varlık aldatmacısından sıyrılmak için.Kendimi kandırmaktan korkarken belki de başkasını kandırıyorum olmadığım gibi görünerek.Sonra bunu düşünüyorum ve tekrar dibe vuruyorum.Biliyorum ki hâlâ  ne olması gerektiği gibiyim ne de olması gereken yerde.Sadece yerdeyim,yüzüm göğe baksa da,kuşlar gibi uçabildiğime inansam da ayaklarım yere bastığında anlıyorum ne olduğumu ve ne olmadığımı.Şimdi diyebilir miyim ki,benim kalbim temiz,niyetim halis kimseye de bir zararım yok ,kendi halimdeyim.Evet öyle olduğuma inanıyorum  elbet ama biliyorum ki aksini düşündürecek şeyler yapmışımdır.Peki kime göre, neye göre? Kim ne derse desin mühim de değil f

ÇARE SİZSİNİZ..

Resim
Olmaz deriz ,olmuyor deriz ya hani ,öğrenilmiş bir çaresizlik icinde hep olmayacağına  inanmışızdır da ondandır bu olmazlara düşkünlük  .Halbuki tam da olmaya yüz tutarken vazgectigimizi bilmeden bıraktığımız  olmuştur umudun iplerini.Herkes her şeyi söyler, hepimizin vardır kendinden çok birileri için bir diyeceği. Bugün sana, yarin bana ne de olsa bu dil boş durmayacak ya ,konuşmak da farz olur kimilerine.Boş verin kim ne derse desin neye inanırsa inansın ne oluyorsa olsun.Siz kendinize inanın,inanmanın mucizesine sarılın, gücünüzü fark edin,harekete geçin ve sabredin.Dimdik dursun başınız omuzlarınızda,aklın kerametine uğrayın, kalbinizden ilham alın.. Kainat hazırdır niyetleri gerçeğe dönüştürmeye.O da güvenmek ister sizin kararlılığınıza,inancınızın sağlamlığına.Çünkü kararlılık çelik gibi sağlam bir inanç ister. Kırılmadan, egilmeden ,bükülmeden, durabilenler hayallerini gerçekleştirmeye daha yakındır.İçe evrilmedikçe yol alamaz insan hayatta.ihtiyac duyduğumuz gücün  kaynağı  iç