Belki yazdıklarımı okudukça siz de beni Pollyanna olarak görebilir ve 'bu kadarı da fazla' diyecek olabilirsiniz.İnsanlar beni aşağılayıp hor görecek ya da bana haksızlık yapacak ben de buna sessiz kalacağım olur mu böyle şey,insanın kendine saygısı yok mu ?diyebilirsiniz . Kendinize saygınız varsa zaten kimin ne dediği ve ne yaptığına bakmazsınız kendi çizginizi bozmadan saygı çerçevesinde gerektiğinde tavrınızı net bir şekilde koyar ya da sınırınızı çizersiniz.Ama bu, üslubu bozmadan ve gerektiği yerde yapılırsa hem bizim hem de karşıdaki kişi için daha anlamlı bir tavır olur.Yoksa ağzımıza geldiği gibi hiç düşünmeden bir anlık öfke ile davranırsak sonuç iki taraf için de pek hayırlı olmuyor aslında .Ohh,lafımı söyledim rahatladım, olmuyor aslında .Gerçekten olmuyor bunu siz de biliyorsunuz bundan eminim.Bu tür yaklaşımlar, en azından bana ,çok yorucu geliyor. Ben kendi açımdan bakmaya çalışıyorum artık böyle olaylara ,yani öncelikle bunun bana kendimi üzmekten başka ne faydası var ,ki yıllarca yaşadım benzer durumlar ve kaldı ki çok da sınır koyabilen ve hayır diyebilen bir insan da değildim..Ama gerektiğinde sınır koymak ve hayır diyebilmek de önemliymiş . Çünkü bu sınırları başkası için değil kendimizi korumak adına koyuyor oluruz.Ülkelerin bile sınırları var,Neden? Herkes kafasına göre girip çıkmasın,düzen bozulmasın diye, hayatın her alanında bir sınır var ayrıca ,insanın neden olmasın.Diyeceğim o ki hayat hepimizi türlü sınavlardan geçiriyor burada bahsettiğim şey aslında bunun küçük bir parçası.İnsanoğlu daha büyük sorunlarla baş etmek zorunda kalabiliyor hayatta.Kimimizin dert diye ,sorun diye baktığı şeylerin farkında ya da umrunda olmayacak kadar ağır sınavlardan geçen insanlar var.Bazen birine dert yanıyorsun sonra birgün öğreniyorsun ki onun derdi senden büyük ve utanıyorsun dert diye içini döktüğün şeyden.Kendine dert çıkarmaya ve dert yarıştırmaya da meraklı bir milletiz."Sen benim çektiklerimi bir bilsen "diye başlayan o büyük sözler .Aman Allah korusun ,kimse dert çekip de derman aramasın.Dermanı derdinde bul ,der erenler.Belki de ne büyük bir sırdan habersiz de şikayet edip duruyoruz.Biz bir benlik yarışının içindeyken kaçırdığımız onca güzellik var ki şu hayatta.Neden bu güzellikleri yaşamak varken bir hiç uğruna hayatımızı cehenneme cevirelim.Neden sevmek dururken kendimi nefret ile besleyelim .Neden değiştiremeyeceğimiz şeyler için kendimizi üzelim.Hayatin bana verdiklerini kendi mutluluğuma ve huzuruma kaynak etmek varken neden ziyan edeyim.Sağlıklı mıyım,elim ekmek tutuyor mu gücüm kuvvetim yerinde mi , daha ne olsun her şeye bir çözüm vardır başka sebep aramam ,ahh o nefes almanın ve hayatta olmanın verdiği keyif, tarif edemem.,Hani bir söz var "Belki de senin şikayet ettigin hayat , başkalarının hayalidir." diye ,işte bu söz üzerine düşünen için ne büyük bir farkındalık yaratır ve sahip olduğumuz her şeyin ne kadar da değerli ve anlamlı olduğunu bize hatırlatır.Bu yüzden benim kodum sevgi,bu birini sevmek değil sadece, bu en çok kendini sevmekle ilgili.Bu sevgi denen şey bir binanın çimentosu gibi tüm parçaları birbirine bağlayan güçlü bir bağdır.Her varlığı ayakta tutan ve ona hayat veren yegane sebeptir.Ben onunla ayakta kaldım, onunla hayatta kaldım.Severek , sevmeseler bile.Ama bunun da ancak kendimi sevmekle mümkün olduğunu anladım.Bu kolay olmadı ama olduğunda hayatım değişti.Bunu kelimelerle anlatmak zor. Bir Yunus bir Mevlana değilim belki ama onların sevgi adına ortaya koydukları öğretiler şu an daha anlamlı ve anlaşılır benim için.Baktığımız her şeyi olduğundan farklı gösteren aynı zamanda değiştirebilme gücü olan bir duygu.Onu bir zırh gibi ,kılıç gibi üzerimde taşımayı tercih ediyorum.Neden olmasın ,diğer türlüsü daha acı ve daha zor çünkü.Kabul etsek de etmesek de her varlık -iyi ya da kötü- var oluşu bakımından değer taşır.Biliriz ki evren zıtlıklarla vardır .Her şey zıddıyla görünür olur.Gerçi zıtlık kavramı bile tartışılır ama neyse bu dünyanın algılanma biçimi de bu, başka türlü açıklayamayız çünkü olanı biteni.Kendi adıma konuşmam gerekirse kötüye iyi demem ama uzak dururum bu negatif durumun ortaya çıktığı kişi ya da olaylardan.Ayrıca hepimiz, kendimize uygun kişi ve ortamları seçmekte özgürüz.Eğer mecbur kalıyorsak da çerçevesi çizilmiş bir zorunluluk haline getirebiliriz.İllaki herkesle dost ,ahbap olmak zorunda değiliz ya da her çağırılan ortamda bulunmamız gerekmez .Kimse de bunun için bize hesap soramaz.Bundan şikayeti olan varsa da onun sorunu bizi ilgilendirmez .Kimseye gerekmedikçe bize uygun olmadığına inandığımız ya da istemediğimiz şeyler için açıklama yapma zorunluluğumuz da yok .Kişi, yaşamında bulunduğu şartlara göre bunun ölçüsünü belirler.Ama her ne olursa olsun sohbetin, tartışmanın ya da görüşmenin, bir kimsenin özel alanına girmeden insani ve vicdani bir şekilde yapılması gerektiğine inanıyorum haklılık olsak bile .Bu bile 'ler ve ama'lar çok önemli işte Bizi yanlışa ve yanılgıya düşüren en önemli iki anahtar kelime . Sonuç olarak her şeye rağmen ve evet, zor olsa da saygı hasebiyle koşulsuz bir sevgi diyorum.Huzuru orada buluyorum çünkü.Başka türlüsü sıkıntı,stres, üzüntü..Bu yüzden kim ne derse desin ,kod'um sevgi,inandına ,her şeye rağmen ,kendime rağmen..
Bahar Baydan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder