16 Ekim 2025 Perşembe

Hayatı Yavaşlat !

 Yavaşlaman gerekiyor artık ,daha sakin daha dingin daha oluruna bırakarak.Çünkü sen hızlanınca Dünya sana ayak uydurmuyor o aynı yörüngede ve aynı hızda dönmeye devam ediyor.Hicbir gezegen bir diğerine uymaya ya da yetişmeye çalışmıyor.Senin bu telaşın, bu acelen ne bu kadar.? Evde,işte, içeride, dışarıda sürekli bir şeyleri halletmeye ve çözmeye çalışmaktan yorulmadın mı? Farkında değilsen ve tüm bu çaba kendin için değilse hayat seni durduracak bir sebep buluyor.Buna eksiklik de yoksunluk de hastalık de ne dersen de .Ama iş ,zorunlu müdahaleye girmeden önce sen yavaşla biraz.Yoksa olan sana olur, yetişmek yetmek için koştuğun insanlara değil.İş diyorsan sensiz de yürür işler ,aş diyorsan sen yapmasan da doyar o karınlar ,eş diyorsan o da bilir bir yolunu.Biliyorsun, sen ne yaparsan yap hatta istersen yapma ama o dünya dö-ne-cek ,o işler bi-te-cek ,sabah yine o-la -cak,bu kadar kesin ve net.O zaman sen neden koşturuyorsun sürekli dünya telaşı bitermiş gibi.Yeter ki sen bitme ve tüketme kendini ,sadece kendime yetebilemeyi ve yetişebilmeyi bil yeter.Yoksa senin bu kadar hareketli,her şeye koşan ve iş bitirici olman kimse icin çok da önemli değil.Onca şey yaparsın da gün gelir :"Ne gerek vardı ,yapmasaydin " derler.Niye yoruyorsun kendini bu kadar ,neden yükleniyorsun her şeyi inadına.Bırak birazı da yarına kalsın ,bugünden kendine ait bir zamanın olsun.Bu hayatın sadece sana adanmış ya da sana yüklenmiş bir ideali yok.Sen niye kendine görev ediniyorsun her şeyi ve sorumluluk ediniyorsun her beklentiyi..

Yavaşla biraz,sakince dur ve izle..Akışın muazzam ritmine uy ,bedeninin işleyişine ayak uydur.

Bırak kendini ilahi sistemin o muhteşem dansına.Orada her şey yeteri kadar ,orada her şey olması gerektiği kadar..

Sen yavaşla..

14 Ekim 2025 Salı

Sesimi duyan var mı?

 Şimdi kendinize bir bardak çay koyun ve kendinizi en rahat hissettiğiniz sessiz ve sakin bir yerde oturun.Sıcacik çayınızı yudumlarken onun tadını ve sıcaklığını hissedin .Kapayın gözlerinizi ve kendinizle başbaşa konuşun.Kimseyi aranıza almadan ( anne,baba ,eş,çocuk ,iş, güç vs) sadece siz ve kendiniz.Arada sağdan soldan zihninize giren ses ve görüntülere aldırmadan kendinize odaklanin ve sadece onu dinleyin.Eminim uzun zamandir hiç başbaşa kalmadınız.Kendiniz dışında her şeye vakit ayırdınız,dinlediniz ama ya kendiniz .? O hep bir kenarda sizi bekledi ,sizin onu görmenizi,onun sesini duymanızı.Tıpkı kimse beni dinlemiyor,duymuyor, görmüyor dediğiniz durum var ya hani.İşte o içerideki siz var ya  o da  sizin için bunu düşünüyor aslında.Ne garip değil mi içteki ses dışarıdan yansıyor ve siz başkalarının sizi görmediğini düşünerek hayıflanıyorsunuz.Başkası yok sizden başka anlayın artık ,cidden yok.O başkaları dediğiniz herkes sizin zihnimizde yarattığınız görsel  algılar.Size var olduğunuzdan bu yana kodlanmış veriler.Ben varim ve diğerleri var .Sonra o diğerleri öyle çoğalıyor öyle çoğalıyor ki siz kendi varlığınızı ve tekliğizi o kalabalığın içinde kaybediyorsunuz.Yani aslında hepsi kuru gürültü, hiçbir tesiri olmayan ve sizin, varlığınızla var ettiğiniz şeyler..o gördüğünüz kalabalıklar, gürültüler,renkler , biçimler, olaylar,durumlar ,insanlar , düşünceler..Sadece ama sadece size yaşam boyu gerçek olduğuna inandırılmış şeyler.Tıpkı bir rüya gibi ,uyanana kadar her şey nasıl da gerçek öyle değil mi? Oysa rüyayı gören tek sizsiniz o an ve kimse yok  ama rüyanızda birçok kişi birçok olay yaşıyorsunuz . Uyandınız, nerede o insanlar ,yok;yaşanan bir olay da yok..Rüya deyip geçip gidiyorsunuz.İşte şimdi şu anda ve her an var olan sadece sizsiniz diğer her şey bir yanılsama bir zihin yansıması.Ve hayat öyle bir yer haline geliyor ki siz tekliğinizi unutup var sandığınız şeylerin etkisi altında kalıyorsunuz.Siz onları değil onlar sizi yönetiyor.Halbuki onlar yok ,kimse yok .Olan tek şey sizin bunun zihninizin yarattığı bir oyun olduğunu unutup kendinizi kaptırmanız.O dışımızdaki şeylerin tesiriyle yaşam boyu bitmeyecek sorunlar ,acılar, üzüntüler ve kaygılarla boş yere zaman geçirmeniz.Halbuki oyunu yazan da sizdiniz ve bunun bir oyun olduğunu unuttunuz.Sonra kendinizi kaptırıp gerçekmiş gibi agladiniz , üzüldünüz,kaybettiniz, kazandınız.Oyun yahu oyun bu.İzlediginiz bir film gibi düşünün,bazen kendimizi kaptırıp filmdeki oyunculara kızarız ya ,senaryoyu beğenmeyiz , rolü beğenmeyiz hatta üzülürüz,ağlarız ,güleriz ..Ne kadar da gerçektir o sahneler.Oysa oyuncuların gerçek hayatta o rolle alakası yok .Biz kime kızıyoruz ki , izleyici biziz ve o bir film sadece .İşte bu hayatta ,bizim dışımızdaki herkes ve her şey ,o film gibi.Orada bir oyun oynanıyor ve birileri film icabı bir role bürünmüş gerçekle ve bizimle bir ilgisi yok.Biz sadece izleyici olarak oradayız o kadar.Üzülmek ,ağlamak ya da gülmek hepsi ne kadar da anlamsız aslında.Anlamli olan tek şey onun bir film olduğunu bilip sadece izleyerek eğlenceli vakit geçirmek.Biz tam da bu noktada kaybediyoruz kendimizi, çevremizde yakınımızda olan insanlara olaylara bakıp onlara sanki gerçekmiş varmış gibi anlam yüklüyoruz bir de onlardan bir şeyler bekleyip olmayınca suçlayarak, öfkelenerek,şikayet ederek kendimize zarar veriyoruz.Boşluğa konuşuyoruz yani boş yani hiç . Öyle biri ya da öyle bir şey yok.Bir bakın bakalım hayatınıza kim.size sizin beklediğiniz ya da umduğumuz gibi davranıyor.Hep bir hayal kırıklığı.Neden? Nedeni basit.Çünkü o oyuncular bir filmin içinde sanki gerçekmiş gibi davranan ve yaşayan kişilerden ibaret.Seslensen seni duyar mı , üzüldüğünu , ağladığını ya da sevindiğini bilir mi .Bağır bakalım o filmdeki kişilere yapma böyle diye ,kimin umurunda ..Senden başka kimse yok gerçek olan.Sadece  ekran karşısında izleyici olan sen varsın.Biz ne yapmıyoruz o halde,izleyici olmuyoruz hayata karşı hep bir müdahale istediği ve hep bir duygu peşinde koşuyoruz.Sonuç , ellerimiz bomboş ve her şey bizim istediğimiz gibi değil olması gerektiği gibi olmaya devam ediyor ,edecek.Ben niye kendimizi üzülüyorum olmayan ya da değişmeyecek bir şey için.Ben değiştireyim kendimi o zaman diyeyim ki ben ne yapıyorum yahu altı üstü bir film banane kim ne yaparsa yapsın ben izleyeyim sadece şurada iki saatlik keyifli vakit geçireyim kendim için.Kendimi mutlu etmek için buradayım.Yani şu hayatımı kendim mutlu etmek keyif alarak huzurla yaşamak istiyorsam seyirci olacağım o kadar.

Nerede kalmıştık? Çay elimde kendimi aldım karşıma konuştuk uzun uzun ve dedim ki kendime :Kim var bizden başka ha dostum ?.Gel bir film izleyelim birlikte ve hoşça vakit geçirelim.Bu dünya bir oyun sahnesi ve burada gerçek olan tek şey izleyici olduğunu bilendir.

Şimdi deyiverin bana ,sizi kim üzebilir sizden başka .Başkasi yok ki !? 

Sesimi duyan var mııı?? 

Yok..

Sadece sen kendi sesini duyarsın başkası dediğin  kör ,sağır ,dilsiz bir hiçlik..Hıçte aradığını bulamazsin ancak içte bulursun. Dışı seyret, içi zikret( fark et) ..!!!



Çayınızı ve kahvenizi elinize alıp sadece izleyin olup biteni.Kimse size dokunamaz ,kimse size zarar veremez,üzemez ve de kızamaz çünkü onlar yoklar.Onlari var eden zihni uzaktan seyredip geçmedikçe ne acımız biter,ne beklentimiz ne üzüntümüz.Herkes yesin birbirini sen keyfini çıkar hayatının.

9 Ekim 2025 Perşembe

İnsanın anlam arayışı çıkmazı

 Bitmek bilmeyen bir anlam arayışı içinde savrulup duran insan ne kadar da mahzundur.Hep dışarıda,uzaklarda aradığı ama kendinde mevcut olan şeyin aslında hiç farkında olamadan kıvranıp durur kavramlar, olaylar ve zaman döngüsü içinde.Gözlüğü gözünde olup da gözlüğünü arayan biri gibidir.İşte bir şey aramak için yola çıkınca bulduğun şeyin aradığın şey olmadığını anlamak zaman kaybettiriyor.Ama bu bir süreç işte ,bir sürü saçmalıktan bir sürü hatadan ve türlü denemeden sonra belki farkına varılabilecek bir bilmece gibi.Gerek yok  yahu ! kendini ara, kendini bil,kendini bul ..diye diye düşünmekten yorulduk.Kendin kendinlesin zaten neyi arayacaksın ki sen.Bu kadar uğraşa gerek yok ,fazla yükleniyoruz kendimize.Olduğumuz gibi güzeliz işte ne var bunda , olmamız gerektiği gibiyiz ayrıca yani bir yılan halinden şikayetçi mi ? Neden yılanım da aslan değilim diye hayıflanıyor mu ? Doğada her şey yerli yerince olması gerektiği gibi olması gerektiği ölçüde.Dengede kal deniyor sürekli,zaten her şey dengede değil mi ,bu nasıl bir öneri ? Dengede kal degil dengede olduğunu bil ,kendini bil değil kendin gibi ol ve bunu bil ..Hakikat ve olması gereken tek şey olanı kabuldur.Her şeyi olduğu haliyle ve kendini de ,kabul etmek ve sevmek..Çok basit..Ama o kadar çok kafa karıştırıyorlar ki bu yeni nesil içsel aydınlanma uzmanları ve teknikleri yüzünden,insan kendini bileceğim derken büsbütün kendini unutup olmadığı bir şey olmaya zorluyor kendini.Sonra zaten olduğu haliyle dengede olan beden ve ruh uyumu bozulmaya başlıyor.Biz ,ne birileri gibi ne de birilerinin istediği gibi olmak zorunda değiliz.Biz sadece biz gibi olmak zorundayız,neysek o ne hissediyorsak o ne düşünüyorsak o..Sende olan sana aittir onu kaybetmen ya da sonradan kazanman gibi bir şey söz konusu değil.Bir şey sende ya vardır ya da yoktur o sonradan bir teknikle bir egitimle bir çalışma ile kazanılmaz.Tüm çalışmalar sadece sana sende olanı göstermek içindir seni olduğundan farklı biri yapmak için değil.Bu yüzden ekstra hiçbir çabaya gerek yok hatta çabaya gerek yok tek çaba kendini olduğun halinle kabul etmen ,sevmen ve kendine olan saygının kaynağını dışarıdan beklememendir.Sen zaten saygıya ,sevgiye ve övgüye layıksın ama bunu kimseden bekleme bunu bilerek yaşa ve herkesin de aynı durumda olduğunu bil.Herkes kendine has ve kendine özel .Bu yüzden kimseden de üstün değilsin kimse de senden üstün,her şey  varlığıyla bu sistemin içinde özel bir yere sahip ve görevini yapmakta.Beyin önemli deyip barsakları hiçe sayabiliyor muyuz? kalp daha önemli deyip böbrek olmadan yaşayabiliyor muyuz? 

İşte durum tam da bu..Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için.Her şey bu sistem ( beden) ayakta kalsın diye görevini yapıyor bilse de bilmese de.Bilen de gerekeni yapacak bilmeyen de.Ama bilen ne olduğunu bilmiş olmanın farkındalığı ile bu durumdan haz ve huzur duyarak yaşayacak.Bilmeyen de bulunduğu durumdan şikayet ede ede kendini üzecek ama sonuçta yine olması gerekeni yapıyor olacak.

İkisinde de sonuç değişmiyor görüyorsunuz ki.Aradaki fark şu :Biri ne olduğunu bildigi için olandan memnun, diğeri hâlâ bir şeyleri değiştirmesi gerektiğini düşünerek ne yaparsa yapsın hep mutsuz.Çünkü olan değişmez,olanı olduğu gibi kabul etmektir olmasi gereken.

Şimdi herkes kendine iyi baksın,ne görüyorsan gördüğünden başkası değilsin ve olamazsın ve kimse sana kim olduğunu söyleyemez senden başka.Kendine iyi bak ,olmak istediğin kişi olmak için çareler arama ,olduğun halinle zaten olman gereken kişi olduğunu bil, yeter.


İşte yana yakıla aradığımız  anlam tam da bu ..!


5 Ekim 2025 Pazar

Gölge Etme

 Hayatı seviyoruz ama zarif bir dokunuşla,taze bir gülüşle,içten bir bakışla,yepyeni ve hatırına toz konmamış sôzlerle titreyen dudaklarda can bulan o hayatı.

Ne bu kalbin ne de geçen zamanın bir yedeği yok..Rastgele seçilmiş ya da ezbere cümlelerle dile gelen sevgilerin bir ederi yok gönülde ve bir sevgiye adanmamış telaşların bir hükmü yok zamanda.  Böyleysine nadide bir yaşamın kıyısına oturup da güzelliğini seyretmemiş kimseler için uğraşmak ne nafile bir gayret.

İstemeyiz, uzak olsun ufkumuzun önünde binalar gibi yükselen o taş yığını kalpler..Hayat okulundan, tek bir satır okumadan mezun olmaya çalışandan; kendine esir iken taht'a kurulandan , tatlı dil bilmeden muhabbet arayandan ,mert olmadan meydan okuyandan hiçbir şey beklemiyoruz artık.Hepiniz ait olduğunuz yerde kalın ama bizim dünyamıza kirli gözlüklerinizle bakıp da kusur aramayın.  Ayaklarınızın altında çiğnemeyin hayâl ile umut ile aşk ile işlenmiş dünya atlasımızı.Cesaretiniz varsa gidin o çorak bahçenize siz de  rengarenk ve mis gibi çiçekler ekin;belki yeşerir, canlanır, gülümser size de o şikayet ettiğiniz dünya tarlanız.Bilmiyorsanız bahar gibi yaşamayı kimsenin bahçesini  tarumar etmeyin ,fırtınanız ve ayazınızla.O bahçe, çiçekler, ağaçlar ve esip geçtiğiniz o toprak sahipsiz değil.Ne olur dokunmayın artık o dikenli ve kaba ellerinizle  ,yıkmayın gönül sarayımızı,sultanımızı incitmeyin ,onun sedef göğsünde uyuttuğu incileri koparırsaniz bilin ki sizin içinizde de kıyamettir kopacak olan.

Niyetiniz varsa hayatı insanca yaşamaya buyurun,değilse kibrinizi de alıp gidin kendinize en yakın yere..

Bırakın bizi kendimize..

Gölge etmeyin yeter ,

Biz bize yeteriz..!




Hayatı Yavaşlat !

 Yavaşlaman gerekiyor artık ,daha sakin daha dingin daha oluruna bırakarak.Çünkü sen hızlanınca Dünya sana ayak uydurmuyor o aynı yörüngede ...