29 Eylül 2025 Pazartesi

İNSAN OLMAK

 


İNSAN OLMAK MI SINIR KOYMAK MI?

 

İnsan,baba  ocağının rahatlığı  ana kucağının sıcaklığını  yaşarken bilmez ki hayat o kadar da toz pempe değil.ana ve baba o kadar da haksız değil.O başında kavak yelleri estiği günlerinde,hayatı tüm iyimserliği ve içindeki saf güzelliği ile kucaklamak istediğin yıllarda  hayallerin peşinde koşmak insana nasıl da heyecan verir.Aileden ayrılıp da kendine yeni  ve özgür bir dünya yaratmak arzusuyla yanıp tutuşurken anlarsın ki dünya hiç de senin düşlediğin ve peşinde koştuğun gibi bir yer değil.Eğer kendini ve kimliğini yanına almadan hayat yola çıkarsan ilk çevirmede bir suçlu  gibi hissettirilmeye başlarsın.Nedir kimlik? Seni sen yapan her şey :Eksilerin ve artıların ,olurların ve de  olmazların .Tüm bunları iyi bileceksin ki kimseye hesap vermek ya da boyun eğmek zorunda kalma.Öyle iyi bileceksin ki kendini herkesten önce sen hesap vereceksin kendine ,sen  önce kendine sınır koyacaksın .Yoksa senin koymadığın o sınırı gelir bir  başkası koyar ya da seni koymadığın sınırlarda boğar.O yüzden herkes önce  haddini bilecek.Yani ne olduğunu ,kim olduğunu, güçlü ve zayıf yönlerini iyi bileceksin .Say ki sen bir araçsın, o aracın özelliklerini öyle  iyi bileceksin ve öyle iyi bir şoför olacaksın ki rahat ve konforlu bir yolculuk  yapabilesin .İşte bu hayat yolu da senden bunu ister.Böylece herhangi bir tehdit  ile karşılaştığında kendini tanıdığın ve emin olduğun  için kimseye karşı  ne bilerek hata yapacaksın ne de manipüle edileceksin.

Peki ya tam tersi olursa ;sen yolu bilmeden ,aracı bilmeden üstelik ehliyetin bile olmadan bu hayat yolunda yürümeye kalkarsan ne olur ?

İşte buyurun,

ilahi olarak sana  bahşedilmiş bir sevgiyi ya da hoşgörüyü sınırsızca paylaşmanın yaşattığı acı deneyimlerden sonra belki de defalarca hayatın sana öğretmek istediğini ıskaladığını fark edeceksin.Çünkü hayat bir dersi ,sen öğrenene kadar vermeye devam eder ve sen hep’’ Neden bunlar benim başıma geliyor,neden hep aynı şeyleri yaşıyorum’’ der durursun.Burada öğrenmen gereken bir şey varsa demek .Ve hayat sana şunu söyler :Birilerinin olmanı istediği kişi olarak yaşamayı bırak ,hayat sana istediğini vermiyor diye ağlamayı bırak,kimse seni anlamıyor diye sızlanmayı bırak!Bırak ,onu bunu da dön kendine bir bak! Ben sana şu hayatta dağ gibi duracak bir kudret verdim.Seni ,sana has özelliklerle donattım ,sen hala neyden medet umarsın? Hayatın dili görecelidir ve biraz semboliktir ,kişiye has mesajları vardır.Bu mesajları anlamak için bile yine kendimizi iyi tanımamız lazım.Senin için anlamı olan bir şey ,başkası için anlamlı olmaz çünkü.Bu yüzden doğruyu ararken bile bir başkasının hayatından direkt yola çıkamayız ama  birine ait tecrübe bize kendi doğrumuzu bulmak için yol gösterebilir.Hayata bağlı ama eşyadan ve  herkesten bağımsız bir kimlikle.Nazım Hikmet’in sözüyle ‘’Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine..’’yaşamalıyız.

Oysa insana verilmiş tüm güzel özellikler, salt kendisini bilsin  ve anlasın diyedir.Yoksa verilen bu güzel özellikler ,bir başkasının bilmesi, anlaması ya da buna değer versin diye değil.Yani onlar sendeki güzelliği -iyiliği,anlayışı ,merhameti,sadakati-görmüyorsa varsın görmesin bilmesin tabiri caizse  o da onun eşekliği.Ama birinden değer görmemek ,yeterince sevilmemek ya da anlaşılmamak sendeki güzelliği ve değeri asla eksiltmez .Aksine bunu senin bilmen ve sahip çıkman lazım kim ne derse desin.Hem kim ne bilecek seni de sana hak ettiğim değeri verecek?Maalesef ama bu çok uzak bir ihtimal .Eğer ki öyle biri varsa hayatınızda sakın bırakmayın .Peki tüm bunları söyleyen ben, onca yıl sonra ne öğrendim biliyor musunuz? Kimseye sınır koymamışım ,bu anlamda kendime sahip çıkmamışım ;kendimi  sakınmamışım.Onlar da sağ olsun nerede durmaları gerektiğni öğrenmemiş.Ben buradan öteye geçme dememişim ki o nerede duracağını bilsin.İnsan olmak diyordum hep,iyi olalım kim ne yaparsa yapsın iyi olalım.Ama bunun bir iyilik ve bu iyiliğin bir lütuf olduğunu anlayacak kaç tane adem evladı var gerçekte.Sen fedakarlıkla verir durursun -sevgini,şefkatini,ilgini,anlayışını-ama onlar bunu senin görevin haline getirir bir süre sonra.Yapmayınca suçlu olursun,hatalı olursun,beceriksiz olursun.İyilik diyorsun ya hani bunun için  her şeye susarsın,içine atarsın . için için ağlarsın;sonra gün gelir  dayanamaycak olursun ,sesin yükselir ve dökersin içindekileri ,haksızlığa uğradım dersin .Ama sanmayın ki sizden özür dileyecekler -dilerseler de bu da oyunun bir parçasıdır -  ya da bu halinizde bir payı olduğunu düşünecekler;tabii ki hayır!Sizi deli olmakla,abartmakla suçlayıp  sürekli şikayet eden dırdırcı biri olarak etiketleyecekler.Siz de aman ağzımızın tadı bozulmasın ,aman sorun çıkmasın diye sustukça kendinizi  bulmak yerine büsbütün  kaybetmiş olacaksınız.Sizin zaaflarını buldukça daha da üstünüze gelecekler,En çok  da yaralarınızı kaşıyacaklar hatta kendi açtıkları yaraları  ,kanatacaklar içinizi.Sonra sizi geçmişinizden ve kimliğinizden vuracaklar .Arada kendilerini temize çıkaracak küçük dokunuşlarla size ilgi gösterir gibi yapacaklar ,ama gün sonunda  bu halinizde payı yokmuş gibi  sakince  bir köşede yıkılışınızı seyredecekler.Unutturacaklar  kim olduğunuzu  ,varlığınıza anlam katan sizi siz yapan tüm güzel huylarınızı değersiz bir eşya gibi buruşturup bir kenara atacaklar.Çünkü onlar sizin güçlü taraflarınızı yıkmak ister  ki sizi yönetebilsin istediği gibi.İyi niyetli iseniz sizi saf olmakla suçlaycaklar ,cömert olsanız sizi müsrif olmakla itham edecekler, ev işinde biraz gevşek olsanız dağınık olmakla,çocuklarınız bir sorun çıkardığında anneliğinizle yargılanacaksınız.Eğer  sahip olduğunuz değerlerin farkında olmaz  da o değeri bir başkasında aramaya kalkarsanız vay halinize.İş yeri ,ev ,aile vs hangi sosyal topluluğun içindeyseniz oradaki insanların birçoğunun egolarına malzeme olacaksınız  demektir.Çünkü kendini sevmemiş ve  ne olduğunu bilme gayreti içinde olmamış bir insan kimliksizdir bana göre, kendinde eksik kalmış şeylerin üzerini örtmek için kendinde olmayan meziyetlere sahip insanlardan beslenir.Sizi kendi çürümüşlüğüne çekmek ister ,egosunu beslemek için sizi  her anlamda sömürür ,tüketir.Bununla canlının tarifini yaptığımı söylemeye lüzum yok.Aslında bunlar , hiçbir konuda kendine yetemeyen,geliştirmeyen,yaptığı ufacık şeyle böbürlenerek ortada gezen,bir kral edasıyla etrafa bakıp şahsına kölelik bekleyen ,etrafa sürekli yargı dağıtan ama kendini asla yargılmayan ,özürmüş ,hataymış ,af dilemekmiş lügatında olmayan ,hasbelkader yaşayan  son derece ilkel bir varlık olarak kendilerine kurban arayan zalimlerdir.Ama baksanız o kadar da masum görünürler ki,iyi tarafları yok mudur vardır ama o iyiliği egoları için tehdit oluşturmaycak kendilerinden daha zayıf  ve aciz gördükleri insanlar için yaparlar .Şu hayatta güçlü olmak veya gücünün farkında olmak zordur anlayacağınız .Çünkü etrafta  o denli kendini bilmez insan var ki sizin özgüveniniz  ve iç ahenginiz onların şirazesi şaşmış benlikleri  için bir tehlikedir; çünkü size baktıkça kendi eksiklerini görürler. ilk bakışta anlamanız çok da mümkün olmayabilir çünkü ikinci yüzlerini gerekmedikçe göstermezler bu da toplum içindeki gizli maskeleridir.

İşte insan olayım diye debelenirken insan olmanın başkalarıa iyilik edip onları memnun etmek olmadığını aksine önce kendinin memnun olman gerektiğini unutmuşuz.Çünkü insan ,insanlığını önce kendine ispat etmeli ve  kendinden öğrenmeliymiş .Kendine gösteremediğin anlayışı ve hoşgörüyü başkasına göstermen kendine haksızlıkmış.Bunu yapamazsan insanlar sana  ve yaptıklarına saygı duyar mı? O yüzden gücü içinizde bulun ve elinizden bırakmayın lütfen.Ama bu güç ne olursa olsun yıkıcı değil yapıcı ve onarıcı olsun .Kontrolsüz ve egosal olmasın.Yoksa bize kendince kötülük edenlerden ne farkımız kalır ki.

 

Tüm bunları yazarken içimde bir öfke ya da nefret yok inanın, öyle olsa bunları yazamazdım zaten.Hala iyimserim,hala iyilik diyorum ve hala ümitvarım hayattan ama sadece kendi adıma.Kim ne yaparsa yapsın, ne düşünürse düşünsün kendi tercihidir .Ama hiç kimse biz izin vermedikçe şahsi alanımıza yargılarını alıp giremez.Kırmızı çizgiler o yüzden önemliymiş ;biraz geç oldu ama bunu da öğrendim, ne olduğundan haberim bile yoktu yıllarca .Yapılan davranışları sorgularken içten içe kendimi de yetersiz ve pasif görürdüm bu yüzden.Biri de al şu kalemi ve çiz üstünü  hepsinin dememiş ya da zamanı değilmiş .Şimdi bugün ,bu yaşımda, sınır yoksa özgürlük yok,  diyebiliyorum.Siz de geç olmadan bunu öğrenin ve lütfen kimsenin yargıları yüzünden suçluluk ya da eksiklik hissetmeyin, hatta kaale bile almayın böyle insanları.Siz ( iç/öz )kapınızı pencerinizi kapatıp içeri girin onlar dışarıdan konuşup dursun ,kim duyar !? Ohhh işte huzur,tıka kulağını ,çiz hududu .Ondan  sonra gelen bilip de gelsin,eyvallah dersin..!

 

Kendini bilmez insanlar yüzünden hayatı sevmekten vazgeçecek değiliz..Çünkü hayat ona doğru gözle ve kalple bakanlar ve dilini anlayanlar  için adeta cennettir.Artık yavaş yavaş onun dilini  anlamaya başladık ,ne dersiniz?

Canım hayat ..! Datlı dillim,güzer yüzlüm, ey ceylan gözlümmm..:)

 

 

BAHAR BAYDAN 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İNSAN OLMAK

  İNSAN OLMAK MI SINIR KOYMAK MI?   İnsan,baba   ocağının rahatlığı   ana kucağının sıcaklığını   yaşarken bilmez ki hayat o kadar da ...