Ölüm, ruh alemine çağrılan kişiyi ne arındırır ne de kutsal kılar. Hiçbir dini ayin, hiçbir kasvetli tören bunu değiştiremez. Mantıklı değil mi? Yaratılışta mantıklı olmayan hiçbir şey yoktur. İnayetle kurtuluş yanlış yorumlanmış bir vaattir. Tanrının bize verdiği inayet, birbirini izleyen enkarnasyonlar boyunca tedrici bir evrimle olgunlaşmaktır. Bu dezenkarne bir varlık için geçmiş hayatını yeniden değerlendirmek ve gelecek hayatını tanzim etmek için verilmiş bir lütuftur. Yaşarken, ölürken ve ölümün ötesinde güvenilmesi gereken bir lütuftur. Eğer insan ölümün anlamını kavrarsa bu lütuf sonsuz hayata götüren bir yol, insana şuur sağlayan bir geçiştir. Ölen bir varlığın Astral Aleme girişi çok farklı şekillerde tezahür eder. Öte alemin gerçekliğinden hiçbir zaman şüpheye düşmemiş insanın görkemli girişinden, öte aleme inanmayan birinin yabancı bir yere utangaç girişine kadar geniş bir yelpaze izler. Her yeni gelen ruhun yanında, ister görünsün ister görünmesin daima dost varlıklar vardır. Öte alemi inkar etmek, ruhun kendi durumunun farkında olmasını engeller ve onu sınırlar. Fakat bir süre sonra değişik yollarla aydınlatılır ve durumu anlamasına yardımcı olunur. Ölümün amacı insanı yücelik ve soyluluğa taşımaktır. Buna nasıl ulaşılır diyeceksiniz, düşünceyi spiritüel şeylere bağlayarak, ölmek için yaşayıp yaşamak için ölerek!
Albert Pauchard KADER BİLMECESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder